Erenİslam ile şereflenmiş özelliğiyle Alp’in manevî tarafını vurguluyor.

Selçuklular’a kadar Türkler’in ideal insan tipi Alp idi. Selçuklu ve Osmanlı’da ise bu tip, Alperen’e dönüştü. Alperen, Alp ve erenin birleşmesinden meydana geliyor. Alp yiğitliği, cesareti, bahadırlığı ve geçimi için yeni yurt arayışına çıkan Türk tipi bir insanı resmediyor. Eren ise İslam ile şereflenmiş özelliğiyle Alp’in manevî tarafını vurguluyor. Anadolu’da ete kemiğe bürünen iki özellik, Alperen oluyor. Alperen, tarım imparatorlukları çağı boyunca Türkler’in ideal insan tipini oluşturuyor.

Batı’da buna denk düşen tip, şövalyedir. Şövalye, hem dünyalık peşindedir hem de Haçlı seferlerine katıldığından beri aziz mertebesine de çıkartılabilmiştir. Tarım imparatorluğu çağından sonra ticaret merkezli bir dünya, sonra da sanayi merkezli bir dünyaya evrilme sürecinde o şövalyeler, cesaretini riskli yatırımlar için kullanmaya başladı. Müstakil şehirlerde centilmene (gentleman) dönüşebilmeyi başardı o şövalyeler.

Avrupa kara parçasına sıkışmışlıktan yeni yollar arayışı sonucunda çıkabilen Batı ve Batı’ya öncülük eden tipoloji, arzı cesaretle arşınladı ve süreç sonunda elde edilen birikimi sanayie dökmeyi başardı. Osmanlı’daki alperen tipi ise toprak düzeninin ideal tipiydi ve bu tipin, var edebildiği birikimini özgürce kullanabileceği müstakil bir şehri hiç olmadı.

Bütün şehirler, merkezin bir şekilde kontrolündeydi. Fiyat kontrolü (narh), kadılar öncülüğünde sıkıca takip ediliyordu.

Alperen’den zaten klasik dönem sonrasında haberimiz yok. XIX. yüzyılda kalemiyenin varoluşuna kadar ideal tipten de yoksunuz. Bu yüzyılda başlayan ve kısa sürede maaşlı memurluğa dönüşecek olan kalemiye o gün bugündür Türkler’in ideal tipi durumunda.

Memuriyet, devlet dairesinde ömür geçiriyor. Herhangi bir risk içermediği gibi cesaret de gerektirmiyor maaşını elde etmek için.

Daire, devir, devre, devran vs. kavramlar, lineer olmayan, başladığı yere kazasız belasız geri dönmeyi hedefleyen insan tipinin/zihniyetin temel yapı taşları. İş, bir kısır döngü içinde sürekli tekrarlanır. Bir yuvarlak çizgiyi takip et ve başa dön! Başa dönenin başarılı olacağı bir döngü burası. Döngüye en küçük bir yenilik, ekleme veya çıkarma, ihtilal (hâlden başka bir hâle geçiş) sebebi sayılacaktır.

150 yılı aşkın zamandır bizi oyalayan memur tipinin yerine koyacağımız yeni bir tipi üretmeden bu çağın içinden çıkabilmemiz mümkün gözükmüyor. Dün Âkif, sa’y dedi, çalıştık. Üretim dedik, ürettik. Ama artık bu kavramlar yetmiyor gediğimizi kapatmaya…

Yeni kavramlarla dönmemiz lazım arza. Verimliliği yenileyerek, güncelleyerek hem de, verimkâr ve vereğen gibi kavramlarla. Yakınında olduğumuz her şeyle, ama öncelikle kavramlarla ünsiyet kurmadan yeni bir icat mümkün değil. Çünkü icat, mevcuttan vücut buluyor.