Sendikal mücadele, orijin itibarıyla Batılı devletlerin ve sol-sosyalist zihniyete mensup insanların yürüttüğü bir mücadele alanı oldu on yıllarca. Sağ muhafazakâr anlayıştaki kişiler ve örgütler emek mücadelesini daha ziyade vakıf ve dernekçilik anlayışı ile Hz. Peygamberin (s.a.v.) “İşçinin hakkını alnının teri soğumadan verin” hadisi şerifinden ibaret olarak algıladı.

Hâlbuki emek mücadelesi, insanlık tarihi kadar eski bir mücadele alanıdır. Hak edilenin alınması, üretimin ve hizmetin kalitesinin artırılması, ortaya konan katma değerden emekçilerin paylarını alması, örgütlülük ve hak mücadelesi emek mücadelesinin ana hedefleri konumundadır.

1990’lı yıllarda kurulan kamu sendikacılığı henüz kendi geleneğini oluşturamadı. Devlet hâlâ etkiyi büyük oranda kendi elinde tutmaktadır. Emek hareketleri ise güncel mücadele alanlarının ötesinde çalışmalar yapmaya da odaklanmış durumda.

Uluslararası Emek Konfederasyonu, Türkiye’nin öncülüğünde kuruldu

25 milyon emekçinin temsil edildiği Avrasya bölgesinden 25 ülke emek örgütleri bir araya gelerek ortak mücadele alanlarını tartıştı. Memur Sen Konfederasyonunun çağrısı ve öncülüğünde toplanan emek örgütleri, İstanbul’da çalıştay düzenledi. Çalıştayın en önemli çıktısı alternatif ve özgün bir emek mücadelesi anlayışı ortaya koyma hedefindeki 25 ülke sendika temsilcileri, Uluslararası Emek Örgütünü (ILC) kurdu.

 Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, emeğin ve emekçinin sonuna kadar korunacağını dile getirdi. Bu çalışma, Türkiye’nin kamu sendikacılığının uluslararası yetkinliğe kavuştuğunun bir göstergesidir. Emeği geçenlere teşekkür etmek gerekmektedir.

Uzman öğretmenlik süreci sona doğru

Uzman ve başöğretmenlik sınavında sona doğru geliniyor. 19 Kasım günü sınav yapılacak. 9 Kasım’da Anayasa Mahkemesinde konu görüşülecek. İptal edilme beklentisi yüksek. Bazı sendikalar iş bırakma eylemine gidiyorlar. 700 bin öğretmen sınavın muhatabı. Sınava girecek tüm öğretmenlerde bir endişe ve kızgınlıkla birlikte tepki var.

Özellikle bazı sendikalar bu süreci kendi lehlerine çevirmede başarılı olmuş gibi. Artık öyle bir süreç yaşanıyor ki memnuniyet çıtası çok yükselmiş durumda. 16 yıldır “Uzman öğretmenlik sınavı neden yapılmıyor, artık sınav bir an önce yapılsın” talebiyle hükümeti zorlayan sendikalar elde ettikleri başarının tepkiye ve istifalara dönüşmesinin zorluğunu yaşamakta.

Burada MEB üst yönetimine büyük işler düşmekte. MEB Bakanı Sayın Mahmut Özer sınavın yayınlanan örnek sorularda olduğu gibi kolay olacağını ifade etti. Sınavın gerçekten de kolay olması ve 7-8 aydır devam eden eleştiri ve negatif algı süreci, kitlesel tepkiye ve seçimlerde kara propagandaya dönüşmesin.

KPSS sınavları yapıldı; peki, mülakatlar devam edecek mi?

KPSS sınavları ortaöğretim kademesiyle tamamlandı. Zaten sınav sorularının sızdırılması iddiası ve sınavın iptal edilerek yeniden yapılması bir güven sorunu oluşturdu.

Sınavların güvenilirliği kadar sınavların işe alımlarda belirleyici olması da önemli. Artık özellikli bazı branşların dışında mülakat kaldırılmalı ve gençlerin torpil algısı ortadan kaldırılmalıdır.

Adamı olanın işe yerleştiği eleştirisi, hükümetin mücadele etmesi gereken alanlar arasında.

Çok güzel işler yapılıyor fakat algı mühendisleri yapılan kaliteli işleri 1 günde itibarsızlaştırıyor. Uyanık olunması gereken bir sürecin tam da ortasında devleti yöneten kadrolar.