Bir süredir, merkezinde GP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun bulunduğu bir tartışma yaşanıyor.

Tartışmanın konusunu, rahatlıkla ‘vesayet’ diye nitelendirebileceğimiz, Davutoğlu’nun sözde sistem önerisi oluşturuyor.

Yanlış hatırlamıyorsunuz, AK Parti’den ayrılışını; “Bana başbakan ol ama başbakanlık yapma denildi. Ben de buna rıza göstermedim” diyerek gerekçelendiren Davutoğlu ile aynı kişi bu bay…

Buna artık ironi mi dersiniz, kaderin intikamı mı, siz bilirsiniz tabii…

 *

Gelelim tekrar vesayet dayatması tartışmasına…

Dünyada bir örneği daha bulunmayan acâibu’l-garâib bir sistem.

Laakal her iki kişiden birinin oyunu almış bir Cumhurbaşkanı, ismi bile darbeciliği çağrıştıran bir ‘konsey’ marifetiyle memleketi idare edecekmiş.

Davutoğlu’nun önerdiği ve şimdiye kadar herhangi bir itiraz gelmediğine göre diğerlerinin de onayladığı sistem, bu…

Millet İttifakı yandaşlarının bile isyan ettiği ve yerden yere vurduğu bir metottan söz ediyoruz.

 *

Şu bir gerçek ki buna “idare” denemeyeceği açık.

“Peki, ne öyleyse?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Kanaatimce ortada, idare etme düşüncesinden öte bir maksat var.

 *

Öyle sanıyorum ki bütün bu hengâmeye rağmen ‘Millet İttifakı’nın 6’lı masa etrafında varlığını sürdürebiliyor olmasının temel motivasyonu, bu, idare etmekten de öte maksattır!

Yoksa yüzde 1 oyu dahi olmayan Davutoğlu, böylesine yüksek bir özgüvenle, içinde bulundukları ittifakı, bu denli yüksek perdeden tehdit edemez, kelimenin gerçek manasıyla ‘şantaja’ yeltenemezdi.

 *

Tehdit ve şantaj yöntemini kullanan sadece Davutoğlu değil elbette.

Masanın görünmeyen elemanı HDP/PKK da aynı yöntemi kullanmakta…

“Doğrudan muhatap almazsanız aday çıkarırız” sözleri, tehdit ve şantaj değil de nedir sahi?

 *

Masa bileşenleri ve destekçileri, hiçbir şekilde birbirine güvenmiyor, bu açık.

Buna rağmen kora kor bir pazarlık sürüyor ve fakat neye mal olursa olsun, ittifakı da korumaya çalışıyorlar.  

İlkesel hiçbir ortak yönü olmayan bu “beş benzemezin” birbirlerini istiskal ettikten sonra bile ittifakı sürdürme gayretini neyle izah edebiliriz dersiniz?

İşte, yukarıda, “idare etmekten de öte bir maksat” olarak nitelendirdiğimiz husus, bu sorunun cevabını içeriyor.

 *

Evet, masa bileşenlerinin en zayıf unsurlarının, çok kuvvetli bir şekilde bastırabiliyor olmasının ve görece daha güçlü partilerin de buna ses çıkaramamalarının tek bir sebebi vardır ve o da kilitlendikleri yahut mecbur bırakıldıkları ortak amaçtan başkası değildir!

 *

Yegâne maksat, Erdoğan’ın iktidardan uzaklaştırılması ve ardından Türkiye’nin bu süreçlerde elde ettiği tüm mevzilerin yerle yeksan edilmesi ve bu vesileyle de başta Amerika olmak üzere diğer emperyalist güçlere, emre amade eski Türkiye’nin altın tabakta sunulabilmesidir.

Diğer bir deyişle ittifakın amacı iktidara gelip memleketi idare etmek değil, mevcudu imha etmektir.

Her şey bu hakikat etrafında dönüyor ve herkes bu gerçek nedeniyle birbirine katlanıyor.