Irak’ın Basra kentinde düzenlenen Arap Körfezi Kupası maçları, Irak ve Umman milli takımları arasındaki final karşılaşmasıyla sona erdi.

Basra Palmiye Gövdesi Stadyumu’ndaki mücadelede Umman’ı uzatma devrelerinin son dakikalarında gelen golle 3-2 yenen Irak, kupayı kazandı.

Irak halkı ülkelerinin 44 yıl sonra ev sahipliği yaptığı turnuvada milli takımlarının mutlu sona ulaşmasını sokaklara dökülerek kutladı.

Kutlamalar sırasında İran aleyhine sloganlar atıldı.

Final maçı öncesi stadyuma akın eden taraftar arasında yaşanan izdihamda 2 kişi ölmüş, 80 kişi de yaralanmıştı.

Son maçta milli takımlarını desteklemek için gelen Ummanlılar, organizasyon bozukluğu sebebiyle yaşanan ölüm ve yaralanma haberlerinin ardından Maskat’tan gelen talimat doğrultusunda havaalanından ayrılmayarak geldikleri uçaklarla ülkelerine geri dönmek zorunda kaldılar.

Kupa zaferi sonrası Iraklı liderlerin yayınladıkları kutlama mesajları arasında en dikkat çekici olanı hiç şüphesiz Sadr Grubu lideri Mukteda es-Sadr’ınkiydi.

Iraklı Şii lider sosyal medya aracılığıyla yayınladığı mesajda Irak’ta düzenlenen “Arap Körfezi” Kupası’nı kazanan Irak milli takımını kutladıktan sonra turnuvaya katılan Arap ülkeleri milli takımlarına teşekkür etti.

Turnuvanın Irak’ı sevgi ve barış dolu yeni görünümüyle Arapların safına geri döndürdüğünü söyledi.

“Ey Arap Körfezi ülkeleri! Araplığın ve onurun Irak’ına hoş geldiniz” dedi.

Arap ülkeleri Basra Körfezi’nin “Arap Körfezi”, İran ise “Fars Körfezi” olduğunu savunuyor.

Körfezin kimliği konusundaki kavga 25’incisi Basra’da düzenlenen futbol turnuvasına da yansıdı ve İran, turnuvanın “Arap Körfezi Kupası” olarak adlandırılmasına tepki gösterdi.

Irak’ın Tahran Büyükelçisi protesto için İran Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı.

Mukteda es-Sadr’ın kutlama mesajında Basra Körfezi’nin ve Irak’ın Arap kimliğine güçlü bir şekilde vurgu yapması, Şii liderin seçimlerden zaferle çıkmasına rağmen hükümet kurmasını engelleyen İran’a mesaj olsa gerek.

“Arap Körfezi Kupası’nın Irak’ı Arapların safına döndürdüğü” iddiası ise aşırı abartılmış bir yorumdan öteye gitmiyor.

Arap kimliğiyle İran nüfuzu arasında kalan Irak’ın içinde bulunduğu ikilemden çıkması bir futbol turnuvasıyla olacak iş değil.

Mukteda es-Sadr’ın aylarca uğraşmasına rağmen İran engelini aşamaması ve başbakanlık koltuğunda İran destekli Şii grupların desteklediği bir ismin oturuyor olması Tahran’ın Bağdat üzerindeki etkisinin hâlâ çok güçlü olduğunun en büyük kanıtı.

Irak’ı İran’dan uzaklaştırmak için daha önce de birçok girişim yapıldı ve Mukteda es-Sadr’ı destekleyerek bu işi başarabileceklerini zannedenler oldu.

Fakat hepsi hayal kırıklığıyla sonuçlandı.

Dengesiz ve güvenilmez bir lider profili çizen Mukteda es-Sadr, İran’ın hamleleri karşısında korkup geri adım attı.

Arap ülkelerinin Arap kimliğini ve milliyetçiliğini kullanma çabalarına karşı İran’ın masaya sürdüğü “mezhep kartı” her seferinde galip geldi.

Irak’ı bugün yöneten isimlerin birçoğu İran-Irak savaşı sırasında Irak ordusuna karşı İran ordusuyla birlikte savaşan kişiler.

Bağdat’ın kontrolü onların elinde olduğu sürece Mukteda es-Sadr’ın sosyal medyada Arapçılık oynamasının İran için herhangi bir sakıncası olmaz.