Sayın Cumhurbaşkanının, muhtelif zamanlarda Türkiye’ye yönelik saldırıları değerlendirirken kurduğu son cümle; “topunuz gelin!” olmuştu hep.

PKK öldüresiye saldırdığında, sözde muhalifler gezi ayaklanmasını başlattığında, FETÖ darbe girişiminde bulunduğunda, ABD ve AB büyükelçileri alenen cephe aldığında, fondaş medya tüm gücüyle saldırıya geçtiğinde hep bu söz yankılandı kendi gök kubbemizde.

“Topunuz birden gelin!”

 *

HDP/PKK, gezi ayaklanmasına fiili katkı vermediği için pişmanlık duymuştu sonradan.

Aynı şekilde, emniyet teşkilatındaki hain müntesiplerinin provokatif kışkırtmalarına rağmen ismiyle ve cismiyle sahaya inmediği için FETÖ de büyük bir pişmanlık yaşamıştı.

 *

Türkiye’yi ABD ve AB’ye mecbur ve mahkûm bırakmak için üretilmiş bu iki İslam düşmanı ve vatan haini örgüt en sonunda birlikte ve senkronize hareket etme noktasına geldi.

Üstelik bu kez, ABD patronajında ve AB’nin omurgasını oluşturan ülkelerin şefliğinde (içinde alenen ulusalcı ve Kemalist partilerin de olduğu), neredeyse tüm muhalif partileri, STK’ları, medyayı ve sermayeyi de yanlarına alarak…

 *

Reisin ‘topunuz gelin!’ meydan okumasına ilk kez bu kadar açık ve net bir karşılık veriliyor.

Şimdiye kadar saydığımız tüm bu unsurlar, farklı yer ve zamanlarda kalkışma teşebbüslerinde bulunmuşlardı.

Gezi ihaneti, 17/25 Aralık yargı susturuculu darbe girişimi, PKK ve DEAŞ’lı canlı bombalar vesilesiyle metropollerdeki kaos teşebbüsleri ve 15 Temmuz’la doruğa varan işgal harekatı, bahsini ettiğimiz Türkiye’yi çökertme operasyonun tarihe geçen eylemleriydi.

 *

Türkiye, her seferinde güçlenerek çıktı bu yıkım teşebbüslerinden.

Gelinen noktada, kendi elceğizleriyle kurdukları bu ihanet şebekelerinin tek başına bu işi başarma yeteneğinden mahrum olduğu kanaatine ulaşan ABD ve AB, ellerindeki son fırsatı heba etmemek için bütün bu şer odaklarını organize etmek zorunda kaldı.

Öyle ki, artık yüzlerini gizleme ihtiyacı bile duymuyorlar.

En ince ayrıntısına kadar belirledikleri ‘mutabakat’ metnini, içerideki işbirlikçilerin önüne koyup imzalamalarını emrederlerken, kendileri de fiilen cephede yer almaktan geri durmadılar.

 *

Süreç start almıştı ve işbirlikçiler, hazırladıkları 6’lı masa bildirisi ve mutabakat metni ile Türkiye dâhilinde bu savaşa hazır olduklarını beyan etmelerinin ardından, daha önce uygun ortamı sağlamak amacıyla tertiplenen menfur ‘Kur’an yakma’ şenaatinin üzerine tüy diken ikinci aşamaya geçtiler.

 *

ABD’nin öncülüğünde, kendi vatandaşlarının; “her an teröristlerin misilleme saldırılarına hedef olabileceği” aşağılık iftirasını gerekçe göstererek konsolosluklarını kapatmaya başladılar birer birer.

İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, İspanya, İsveç ve İtalya, ABD’nin başlattığı bu psikolojik savaşta ön safta yerini alan ülkelerdi tabii ki.  

Görünen o ki, Bilderbergçi Ali’nin “aferin” beklentisi, karşılıksız kalmamış…

 *

Evet, topu birden geldi!

İçeriden ve dışarıdan, bütün güçleriyle saldırıya geçmiş durumdalar.

Bütün ayrılıklarını ve farklılıklarını bir kenara bırakarak aynı amaç uğrunda bir aradalar.

Merhum Akif, Çanakkale’yi geçmek için bir araya gelen unsurları; “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela / Hani tauna da zuldür bu rezil istila...” mısralarıyla tasvire çalışmıştı ya, tıpkı onun gibi, rengârenk bir istila ordusuyla karşı karşıyayız maalesef…

 *

Ve topu birden hücuma geçti…