Netanyahu başkanlığındaki koalisyonun protestolar karşısında geri adım atarak yargıyla ilgili düzenlemelerin parlamentoda görüşülmesini ertelemesi İsrail’de hükümet karşıtlarının geçici olarak sokaklardan çekilmelerini sağladı.

Ancak krizin çözüldüğü ve gerginliğin tamamen sona erdiği söylenemez.

Yargının yetkilerini tırpanlayan düzenlemelerin gelecek ay tekrar Knesset’e gelmesiyle protestoların da yeniden başlayacağı kesin.

İsrail Başbakanı’nın oğlu Yair geçenlerde sosyal medya aracılığıyla yaptığı açıklamada protestoların arkasında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın olduğunu söyleyerek, göstericileri fonlayanların amacının babasını devirmek ve İranlılarla anlaşma yapmak olduğunu öne sürdü.

Dünyanın herhangi bir yerindeki ve özellikle de Ortadoğu’daki karışıklıklarda dış güçlerin rolünden bahsedilince genelde akla ilk olarak İsrail gelir.

Bu kez bizzat İsrail Başbakanı’nın oğlunun sokakların karışmasının arkasında dış güçlerin parmağının olduğunu söylemesi alay konusu oldu.

Fakat Yair Netanyahu’nun dile getirdiği iddia tamamen asılsız sayılmaz.

İsrail’in bugüne kadar maddi ve manevi en büyük destekçisi ABD oldu.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde kabul edilen herhangi bir karar tasarısı İsrail aleyhineyse ABD tarafından derhal veto edildi.

O kadar desteğin ardından Washington’ın İsrail’de olup bitene karışmaması beklenemez.

Uluslararası ilişkilerde normal olan da budur.

Küresel ve bölgesel hiçbir gücün kendisini bir şekilde ilgilendiren krizlerde tarafsız kalması beklenemez.

İsrail’in güvenliğini neredeyse kendi güvenliğiyle eş tutan ABD’nin dünyanın her yanındaki krizlere müdahale ederken İsrail’deki krizi uzaktan seyretmesi mümkün değil.

Ayrıca Washington’ın tavrının İsrail yanlısı Yahudi lobilerine rağmen olduğu düşünülmemeli.

Mevcut kriz İsraillilerin kendi aralarında ve Netanyahu hükümetinin yanında duran lobiler olduğu gibi muhalefeti destekleyenler de var.

ABD Başkanı Joe Biden her ne kadar İsrail’in iç işlerine karıştıkları iddiasını reddetse de İsrail’de yaşanan bölünmede taraf tuttuğu kesin.

İsrail’in birçok güçlü destekçisi gibi kendisinin de İsrail demokrasisi konusunda endişeli olduğunu ve Netanyahu’nun yargı reformu düzenlemesinden vazgeçmesini umduğunu söylemesi, Netanyahu’yu görüşmek için Washington’a davet etmemesi ve mesajlarını İsrail’deki ABD Büyükelçisi aracılığıyla iletmesi Biden’ın nerede durduğunu zaten açıkça gösteriyor.

Eski İsrail Savunma Bakanı ve muhalefetteki Ulusal Birlik Partisi Başkanı Benny Gantz da ABD Başkanı’nın açıklamalarıyla İsrail hükümetine acil uyarı mesajı gönderdiği görüşünde.

Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyon ortağı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Biden’ın mesajına cevabı “İsrail, ABD bayrağındaki yıldızlardan biri değil” şeklinde oldu.

İsrail muhalefeti ABD’yle stratejik ilişkilerin onarılması güç bir şekilde zarar görmesinden endişeli.

Eski Başbakan Yair Lapid, Netanyahu başkanlığındaki hükümeti bugüne kadar İsrail’in en yakın müttefiki olan ABD’yle ilişkileri üç ayda bozmakla suçluyor.

Bu arada İsrail Başbakanı ABD’nin baskılarına karşı Batı Avrupa ülkelerinde destek ararken hükümetindeki aşırılar da “dış güçlere rağmen” planlarını hayata geçirmekte kararlı görünüyorlar.