Geçtiğimiz günlerde imzalanan Çin ile Brezilya arasındaki dolar yerine kendi yerel paralarını kullanma hususundaki anlaşma, doların her geçen gün daha da şiddetle sarsılan tahtı için üste eklenen büyük bir risk olarak ortaya çıkmış durumda.

İki ülke arasındaki 150 milyar doları aşan ticaret hacminin bu anlaşma sonrası daha da hacim kazanacağı düşünülmekle beraber her geçen gün bir kalesini daha kaybeden dolar açısından işin hacminden ziyade prestiji çok daha önemli.

Adım adım sona doğru ilerleyen doların hikâyesi ABD ekonomisi zayıfladıkça daha da trajedik bir hal almaya devam ederken, her geçen gün önü daha da açılan Çin, ekonomik uluslararası alanda ekonomiden siyasete hızla etki alanını artırmaya devam ediyor.

Çin’in Güney Amerika’daki tek hamlesi tabii ki Brezilya ile olan bu anlaşma değil. Bolivya, Şili ve Arjantin’e yönelik, dünyanın gelecekteki en önemli yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olması beklenen lityum yatırımları, Şili’nin dış ticaretinde %34, Brezilya ve Peru’da ise %28’lik payları, dünyanın en önemli petrol rezervine sahip Venezuela’ya verdiği milyarlarca dolarlık borçlar, Ekvator’daki yatırımları ve verdiği borçlar, bu ülkelerin askeri ve diğer güvenlik birimlerine verdiği stratejik teknoloji ürünleri ile son teknoloji silahlar, kurduğu uzay üsleri sayesinde Çin adeta yarımküreyi yavaş yavaş esir alıyor.

Hâsılı, Güney Amerika’da kuzeyi karanlıkta bırakmak için hız kesmeden büyüyen Çin’in gölgesi havayı soğutmaya devam ediyor…