Unutmaya başladık! Geçmişini, yaşadığı cihad şuurunu unutanlar geleceğini şekillendirmezler. Geleceğin şekillenmesi geçmişin sırlarında gizlidir. Bizler 15 Temmuz da neler yaşadık, bir milletin ayağa kalkmasını umut ederken, bir milletin batışına doğru mu gidiyoruz? 15 Temmuz bizim için fiili bir dirilişin kıvılcımı olmakla birlikte manevi bir duruşun ve ufkun temsili idi. Hiç bir mü’minin göstermediği şecaati gösteren bu milletin bir nesil olarak ayağa kalkması gerekirken neden hala ufuksuz ve şuursuz hareket ediyoruz? İnsanda bir şecaat duygusu varsa bu duygu ilelebed devam etmesi gerekmez mi? Nedir mu haset duygusu? Haset insanı bitirir. Küllerinden doğacak bir neslin önünde duran en büyük kıvılcımı engelleyen hasettir. Hasetsiz bir dünya ufku ve şuuru ile hareket eden uhuvvet dünyasıdır. Haset uhuvveti bozar. Bozucudur. Bozguncudur. Bozuktur. Karakter duruşu haset ile beslenen insanlar, şahsiyetsizdir. Şahsiyet insanı ufku ve şuuru geniş bir insan zümresine sürükler. Bir insan bu zümreye daldığı zaman şahsiyet sahibi bir kimlik alır. Şahsiyet sahibi olduğunuz zaman gönlünüz de şahsiyetleşmiş demektir.

İnsan, şahsiyet sahibi olmaz ise kuşaklara kuşak katacak bir insan zümresinin inşası mümkün değildir. Bizim ana konumuz insandır. Ufkunu ve şuurunu unutmamış, geçmişini unutmayan bir insan telakkisine ihtiyacımız var…

Bizim tedrisatımız insandan başlar, insanın şahsiyetini, ahlakını ve şuurunu düzene koyar ve Medeniyet inşasına yönelir. Şahsiyet inşasında hedef Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem’in Sahabeye öğrettiği ve yol gösterdiği insan yetiştirme usulünden iktisap etmeliyiz. Örnek alınacak yolumuz bellidir.Bizim inşamızın ilk hamlesi ferd de şahsiyet inşasıdır; buna bağlı olarak da en son Medeniyet inşa edilir.

Tasavvurumuzun kaynaklarını arayacaksak şayet, bunu maddi anlamdaki ilerleyişte değil, ilk önce insan da aramamız zaruridir. Şahsiyetli bir insan zümresinde… haset etmeyen yönünü yön verenlere yönelten bir şahsiyetli insan zümresinin yönüne…

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem “İslam’ı tebliğde bulunmuş, hayatı inşa etmiş ve Müslümanların da tedrisatın da bulunmuştur.” Sahabe efendilerimizi tedris ederken mizaç hususiyetlerine ve istidatlarına göre talim ve terbiye de bulunmuşlardır. Bizler de İslam maarif anlayışı ve ona bağlı tedrisatımızı oluştururken, bidayeti şahsiyet inşası olarak fertler de temel şahsiyet terkiplerini esas alıp istidatlara göre düzenleme yapılması gerçeğini Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in uygulamalarında görüyoruz. Tedrisatın hedeflediği şahsiyet terkibinin ve akıl terkiplerinin bir medeniyet tasavvuruna bağlı bir “sınıf telakkisi” şeklinde tertip edilmesi gerekmektedir. İnsan telakkisi olmadan, mizaç haritası bilinmeden, ne bir akıl terkibi, ne de bir dünya görüşünün ortaya çıkması … Ne de bir medeniyet tasavvurunu gerçekleştirmek muhaldir.

Önce MESRESE ne demektir? Bunu kavramak zaruridir. Uhuvvet yerine haset edip çekemeyenler anlamalıdırlar ki geleceğin kıvılcımları medreselerin ufkunda ve şuurunda inşa edilecektir. Bu terkipi anlamayanlar hiç bir zaman gittikleri güzergahta bir MEDENİYET İNŞA EDEMEZLER VE EDEMEYECEKLERDİR.