Ne oldu, sihirli değnek mi değdi Fenerbahçe’ye? Tabii ki hayır. Ana fikir, aklın yoluna temas edince, kimi mecburi, kimi zaruri küçük dokunuşlar değdi.

Ne demiş atalarımız: Hırs başta karar eyleyince akıl baştan firar eyler. Düşünün, son Osmanlı maçı sonrası depresyona girmişti, Fenerbahçe ve taraftarı. Sivas maçıyla başlayan diriliş, pazar akşamı oynanan Kasımpaşa maçıyla tavan yaptı. Ligin ilk yarısında çok zor diyebileceğimiz, bir tek Bursa deplasmanı kaldı. Bu maçı da kazasız atlatırlarsa önemli bir engeli daha aşmış olurlar.

Kasımpaşa bu lige ayar verebilecek kalitede oyuncu grubuna ve Kemal Özdeş gibi iyi bir hocaya sahip. Cezalı Janssen, sakatlığı geçmeyen Fernandao ve Soldado’nun yokluğunda merkezde golcü sıkıntısı yaşayan Aykut Kocaman’ın nasıl bir strateji ile bu maça çıkacağı merek konusuydu.

Önceki yazımda merkez ve civarında serbest oynayan Giuliano’dan hem daha iyi verim hem de skor katkısı alınır diye belirtmiştim. Antalya ve Kasımpaşa maçları bunu doğrular nitelikteydi. Kasımpaşa’ya attığı ilk golde topu kontrol ederken çıkardığı ani plase vuruşuş, bir golcünün ince futbol zekasının ve ustalığının göstergesidir.

Takımdaki herkes arzulu ve istekliydi. Oyun formatında küçük üçgenler, verkaçlar, derinlemesine atılan toplar da yerli yerindeydi. Hızlı oyunun karşılığının skora yansıması keyifli bir maçı ortaya çıkarıyordu. İlk yarıda sağdan atak yapan Fenerbahçe ikinci yarı sol kanadı da devreye sokunca rakibine oyuna tutunma şansı tanımadı. Futbolda, sahanın her yerinde top kapma süreniz rakibinizden daha kısa olmalı. Bu anlamda rakibine oranla çok daha fazla top kapan forvetsiz denilen Fenerbahçe adeta futbol resitali sundu. Forvetsiz demişken golcüleri eleştirilen bu Fenerbahçe şu an ligin en fazla gol atan takımı durumunda, hatırlatmak isterim.

Gecenin özeli Giuliano olurken bir başka iyisi hiç şüphesiz Şener’di. Adeta “Ben buradayım ve bu takıma iktizayım” dedi. Dirar, Roman, Josef, Aatıf ve Mehmet Topal da iyilerdendi. Alper forvet yokluğunda elinden gelenin fazlasını yapmaya çalıştı.

Kısacası vasatın altında olan kimse yoktu ama gecenin güzeli, behemehâl stada gelen taraftarlardı; özlenen bir tabloyu nakşettiler. Oyundan çıkanı alkışlayıp, oyuna gireni coşturdular.  Maç sonrası birçoğunun dilinde şu şarkı vardı: Şarkılar seni söyler dillerde nağme adın.

Allaha emanet olun.