Disney'in çağdaş animasyon külliyatının en dikkate değer eserlerinden biri olan Zootopia'nın dokuz yıl aradan sonra gelen devam filmi Zootopia 2 vizyona girdi. İlk filmin yönetmenlerinden Jared Bush ve Byron Howard imzasını taşıyan yapımın, 2016’daki selefi gibi dünya çapında 1 milyar dolar hasılat baremini geçip geçemeyeceği şimdiden merak konusu. İlk filmin yapısal başarısını ve tematik derinliğini koruyarak, evreni hem görsel hem de anlatı olarak daha da genişleten bu devam filminin, ender rastlanan bir başarıyla, orijinal filmin ruhunu zedelemeden, modern toplum eleştirisini daha da keskinleştirdiğini ve teknik anlamda yeni bir zirveye ulaştığını söylemek lazım.
İlk filmin final sahnesiyle açılan Zootopia 2’de, artık polis departmanının bir parçası olan ve suçlu geçmişini geride bırakan tilki Nick Wilde, meslektaşı neşeli tavşan Judy Hopps ile birlikte, birinci yapımdaki 'kayıp memeli vakası'nı başarıyla çözdükten sonra acar bir ekip haline gelmiştir. Rutin görevlerinin, şehri kaosa sürüklemeyi hedefleyen gizemli bir tehdidin ortaya çıkışıyla bozulmasını merkezine alan yapımda bu kez kahramanlarımız, şehrin yerleşik habitat sınırlarının ötesine geçerek, özellikle yeni dâhil edilen sürüngen ve soğukkanlı türlerin yaşadığı, dışlanmış bataklık bölgelerinde faaliyet gösteren bir suç şebekesini çökertmek zorunda. Judy ve Nick, sadece suçluları yakalamakla kalmıyor; bu şebekenin amacının, türler arasındaki doğal farklılıkları kullanarak Zootopia'nın birliğini sabote etmek olduğunu ortaya çıkarıyor ve aynı zamanda şehrin hoşgörü üzerine kurulu temel felsefesini de yeniden hatırlatıyorlar. Sadece bir polisiye macera değil, yozlaşma ve türler arası güven sorunu üzerinden ilerleyen Zootopia 2'deki kahramanların kişisel sınırlarını zorlayan olaylar zinciri, aynı zamanda etik ve toplumsal sorumluluk üzerine de düşünmeye sevk ediyor. Ancak yine de ilk filmin keşif duygusunun bu kez biraz törpülenmiş olduğunu da belirtmekte fayda var. Hikâye bu kez daha sürprizsiz ve daha güvenli bir aksta ilerliyor.
Filmin merkezinde yer alan dedektif ikilisi, karakter gelişimlerini ve aralarındaki karşıtlıktan doğan ‘dost polis’ dinamiğini başarıyla yansıtıyor. İkilinin kişiliklerini, Zootopia şehrinin karmaşık sosyo-politik yapısıyla harmanlayan senaryo, böylelikle basit bir macera filminin ötesine geçiyor. Esprilerin ve mizahın katmanlı yapısını öne çıkaran yapımda sadece yüzeysel şakalar değil; kültürel referanslar, türler arası diyaloglar, metaforik kelime oyunları ve ironik sosyal gözlemlere dayalı bir mizah dili kurulmuş. Ayrıca zekice kaleme alınmış diyaloglar sayesinde, hem en genç izleyici kitlesine hitap eden fiziksel komediyi hem de yetişkinlerin takdir edeceği incelikle kurgulanmış toplumsal hicivleri aynı ustalıkla kullanıyor.
İlk filmde ırkçılık ve önyargı metaforları üzerinden işlenen toplumsal kabul teması, bu devam filminde yeni türlerin -özellikle sürüngen ve amfibilerin- Zootopia toplumuna entegrasyonu ve ötekileştirilmeleri üzerinden çok daha farklı bir boyuta taşınıyor. Şehir ile taşra çatışması, ötekine duyulan nefret, azınlık hakları, ayrımcılık ve toplumsal baskı gibi sosyolojik meseleleri, hikâyenin akışını sekteye uğratmadan ve didaktik olmayan bir dille izleyiciye aktaran filmin bu cesur yaklaşımı, günümüzün küreselleşen ve kutuplaşan dünyasına dair sanatsal bir yorum olarak değerlendirilmelidir.
Zootopia 2, animasyon sanatında ulaşılan teknik sınırları da zorlar nitelikte. Animasyon tasarımındaki detay zenginliği, özellikle karakterlerin beden, deri ve kürk dokularındaki titizlik ile hareketler, yüz kasları ve mimiklerindeki gerçeğe yakın dijital işçilik, filmin inandırıcılığını sektör standartlarının üzerine taşıyor. Ayrıca şehrin mimari çeşitliliği, ekosistemi, her bir türün yaşam alanının kendine özgü ekolojik ve sosyokültürel gereksinimlerini yansıtacak şekilde titizlikle tasarlanmış durumda. Filmin aksiyon sekansları da dinamik kamera hareketleri ve koreografik akıcılıkla başarılı bir şekilde destekleniyor. Ses ve müzik tasarımı da filmin başarısının ayrılmaz bir parçası. Hem aksiyonun gerilimini hem de karakterlerin içsel yolculuğunu başarıyla destekleyen müzikal altyapı, filmin temasıyla uyum sağlayacak şekilde, etnik ve modern ritimleri başarıyla harmanlıyor. Shakira'nın seslendirdiği Gazelle karakterinin performansları da filme ekstra enerji katarken aynı zamanda izleyiciye nostaljik bir bağ kurduruyor. Ülkemizde Türkçe dublajlı olarak vizyona girmiş olsa da Judy Hopps ve Nick Wilde'a sesleriyle hayat veren Ginnifer Goodwin ve Jason Bateman gibi oyuncuların seslendirme performanslarının, karakterlerin inandırıcılığını ve çekiciliğini pekiştirdiğini söylemek şart. Onların dışında Idris Elba, Ke Huy Quan, Danny Trejo gibi usta isimlerin, seslendirdikleri yan karakterlere kattıkları nüanslar ve uyumlu kimyaları perde dışından bile hissediliyor.
Ezcümle; Zootopia 2, bir devam filminin taşıması gereken tüm riskleri başarıyla yöneten ve beklentilerin ötesine geçen; modern yaşamı hayvanlar üzerinden okuyan bir yapım. Filmin teknik kusursuzluğu, zekice kurgulanmış mizahı ve özellikle güncel toplumsal meselelere getirdiği esprili ama düşündürücü yorumlar, onu animasyon türünün sanatsal ve entelektüel potansiyelini bir kez daha kanıtlayan bir yapım kılıyor. Selefinin kazanımlarını geliştiren ve mirasını onurlandıran yapım ayrıca kendi benzersiz ve güçlü sesini bulmuş gözüküyor. Ve o sesiyle izleyiciye şöyle sesleniyor: Birlik, aynı olmak değil, farklılıkları kabul etmektir ve bir şehir, ancak ve ancak sakinlerinin vicdanıyla bir yaşam alanına dönüşür.