Ezan sesinin olmadığı bir ülkede bayram, boğazda bir düğümdür. Çocukluk kokusundan koparılmış yüreklerin ülkeye, anneye, babaya, kardeşe özlemi, bayram sabahlarında daha da alevlenir.

Gurbet, içimizdeki hüzün seli ile yaşamayı öğretse de, bir yanımız hep buruktur. Bayram bizde annesizliktir.  Çocuklarımız elimizi öperken,  içinizin anne diye ağladığını da bilemez kimse. 

Uzağa teslim oluşumuzu kabul etmeyiz hiç. Bir gün doğduğumuz topraklara, sevdiklerimizin yanına kavuşacağımızın ümidi ile yaşarız. Uzak sayfaların, acıya komşuluğu gibidir gurbet kalbi. Buradaki sevgiler kimsesizliktir biraz da. Daha saf, temiz, onarıcı ve toparlayıcı bir sevgi. Kusursuzluk aramayan, olduğu gibi kabul edendir gurbetin sevgisi. Burada tüm yabancıların gözleri, özlemdir.

Hepimizin bir parçası uzaktadır ve bayram sabahları sevdiklerimizin sesini duymak için telefona sarılırız. Yakınlarımız ile bayramlaşırken bir nebze de olsa hafifler hasretin acısı. Ama sonra yara daha çok kanar nedense.

Gurbet bir iç yolculuktur derin bir yalnızlık mücadelesidir. İçindeki ülkeyi yaşatmak için savaştır. Kent telaşı içinde, kendini unutmaktır gurbet. Buraya geliş hikâyeleri farklı olan insanların,  ekmek kavgası için buldukları her işte itirazsız çalışmaları yabancı oluşla yüzleştirir insanı.

Yabancı memlekette özlem, hüznün dibine çakılmak gibi belki de Mütemadiyen içi kışkırtan bir acı. Hayır, özlem bir muamma kargaşaya aldırmayan. Özlem bir çığlık, sarsıcı bir gürültü içte.

Fransa’da Ramazan ayı; mukabele, teravih, sohbet ve iftar davetleri ile şenlik içinde geçer. Eski kuşak,  camilerden ayrılmadıkları gibi çocuklarını, torunlarını tatillerde camiye gitmeleri için teşvik eder. Kültürün ve dinin yaşandığı yerdir,Fransa da camiler. Minaresiz ve sadece içinde ezan okunsa da cami kültürü, Müslümanların varlığı ve rahatlığı demektir.

Çocukların yetişmesi için didinen anne ve babalar, umutla camilere akın eder. Namazı, orucu, ahlakı,  kültürü çocukların öğrenmesi için didinirken bilirler ki buralardan uzaklaşmak,  çocuğun yabancı kültürde kaybolması demektir.  Tatillerde derneklere, camilere teslim edilir çocuklar.  Yabancı ülkede değerlerin korunması, iki kat daha zordur.  Ve bayram sabahları, dolup taşar camiler.  Bahçelere seccadeler serilir.  Hep birlikte dualar edilir. Namazdan sonra büyüklerin eli öpülerek bayramlaşılır.  Birbirine kırgın olan varsa barışır ve helallik istenir. Dünya için birbirini kıran, üzen, hatta sıkıntı veren kişiler, kalbe dokunmanın kul hakkı olduğunu unuturlar hep nedense.  Affı, sabrı tazeleyen bu mübarek ramazan ayı,  dünyanın geçici olduğunu hatırlatır. Kapımızda bekleyen ölüm ile bakışırken, nefret diline neden ihtiyaç duyuyoruz diye sorgulamalıyız kendimizi. Müslüman güzel ahlaklıdır ve içinde kin ve intikam barındırmaz. Yakınlarımızı arayalım, gönülleri güzel sözler ile fethedelim. Anne ve babalarımızı mutlaka ziyaret edelim.  Hatta ziyaretçisi olmayan evlerle de sevgimizi paylaşalım.  

Ayrı dilden olan Müslümanlar’ın, aynı kültürde ve ibadette buluşmasına şahitlik etmek ayrı bir haz. Nereye giderseniz gidin, kültürünüzün verdiği huzuru yaşattığınız müddetçe huzur sizin ile olacaktır.  Tüm İslam âleminin, mübarek ramazan bayramını tebrik ederim. Selam ve dua ile…