Psikolojik Savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak, olarak tarif edilir.

Psikolojik savaş yöntemlerinden bir tanesi de kontrollü gerilim stratejisidir. Egemenlik duygusu evrensel bir duygudur. Güç odakları bu duygunun etkisi ile ellerindeki kontrolü kaybetmemek için gerilimi artırırlar ve gerilimden çıkar sağlarlar. Potansiyel tehlike olarak algıladıkları tehlikeyi kendi savaş kurallarına çekmeye çalışırlar. Kendi savaş kuralları görece şiddettir.

Şiddetle beslenirler, şiddetten yararlanırlar. Kontrollü gerilim, bir tarafın alan egemenliğini elinde tutmak için geliştirdiği bir yöntemdir, kısa vadede sonuç verir. Ama uzun vadede ters teper, çünkü toplumlar şiddet ve gerginlikten hazzetmezler. Bu nedenle Uluslararası güç odakları, özellikle silah endüstrisinin kontrollü gerilim stratejisini her zaman kullanmışlardır. Kontrollü ve yavaş yavaş; zihin ve bedenleri geren yöntemlerle halkı veya hedef kitleyi bir noktaya çekmeye çalışırlar.

Psikolojik savaşın saldırı ve savunma silahı; propaganda, eğitim ve provokasyondur. Cephanesi ise; söz, yazı, resim, broşür ve e–posta şeklindeki bilgidir. Bu savaş tarzının amacı, insanları ikna etmek ve onları değiştirmektir. Yöntemi de beyin yıkamadır. Yani hedef insan beynidir, insan beynine hükmetmektir.

Çinli General Sun–Tzu, 2500 yıl önce bu konuda “Savaş Sanatı” adlı bir kitap yazmıştır. Kendi zamanında Türk devletlerinin parçalanması sürecinde kullanılan Psilojik Savaş yöntemi, bugün için de tüm dünyada aynı şekilde geçerliliğini sürdürmektedir. Konuyu anlamak için Sun– Tzu’nun kitabından bazı önerilerine bakmak yararlı olacaktır:

1– Hasım ülkelerde iyi olan şeyleri gözden düşürünüz.

2– Hasım ülkelerin hakanlarının başarılarını küçük göstererek şöhretlerine gölge düşürünüz ve zamanı geldiğinde de kendi halkının onları hor görmesini sağlayınız.

3– Adi ve aşağılık kişilerin işbirliğinden yararlanınız.

4– Düşman halkın kendi aralarında olan uyuşmazlık ve kavgalarını yayınız.

5– Hasmınızın geleneklerini gülünç hale getiriniz. Son süreçte Türkiye’de yapılmak olanlar kelimesi kelimesine bu maddelere benziyor değil mi?

Hele bir de son süreçte yapılan haberler ve Hatay yangınını da eklerseniz konuya, meselesini ciddiyeti daha da ortaya çıkacaktır.

Yeni bir süreç içindeyiz, hepimizin daha dikkatli olması, hatta uyanık olması gerekiyor. Eskilerin deyimiyle “Su uyur, düşman uyumaz.” Deyip dikkatleri daha da arttırmamız gereken zamandayız.

Bu vesileyle Hatay’da yangından zarar gören herkese geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu yangını çıkaranları lanetliyorum. Yaptıkları psikolojik savaş boyutunda ama; bu savaşı onlar kaybedecekler.

Vesselam…