Savunma sanayi yalnızca bugünün tehditlerine cevap vermek için değil, yarının belirsizliklerine hazırlanmak için vardır. Çünkü tehditler artık sınır kapılarında değil; ekranların arkasında, veri hatlarında, algoritmaların içinde şekilleniyor. Geleceği öngöremeyen savunma anlayışı, geçmişin savaşlarına hazırlık yapmaktan öteye geçemez.
Bugün siber güvenlik, yapay zekâ, otonom sistemler ve uzay teknolojileri savunmanın yeni cepheleri hâline geldi. Savaş kavramı yalnızca tank ve tüfekle sınırlı değil; bilgiyle, hızla ve karar alma yeteneğiyle yürütülüyor. Bu da savunma sanayini yalnızca askeri bir alan olmaktan çıkarıp, yüksek teknoloji ve stratejik aklın merkezine yerleştiriyor.
Ancak asıl mesele teknolojiyi üretmekten ziyade onu anlayacak ve geliştirecek nesilleri yetiştirebilmektir. Gelecek nesillerin savunma bilinci; sadece silah kullanmayı değil, etik sınırları, dijital güvenliği ve milli sorumluluğu da kapsamalıdır. Çünkü güçlü bir savunma, sadece araçlarla değil; bilinçle kurulur.
Geleceği korumak, bugünden akıllı adımlar atmakla mümkündür. Kısa vadeli çözümler değil, uzun vadeli vizyonlar belirleyici olur. Savunma sanayi, gelecek nesillere yalnızca güvenli bir ülke değil; bağımsız düşünebilen, üretebilen ve karar verebilen bir miras bırakma meselesidir.