Son kırk yılda dünyada dört büyük ekonomik kriz yaşanmıştır. Bu krizleri iyi yönetebilen ülkelerde tahribat biraz daha az olmuş fakat yönetimsel anlamda sıkıntı yaşayan ülkelerde ise ödenen faturalar oldukça ağır olmuştur.

1980 ekonomik krizinde petrol fiyatlarındaki hızlı yükseliş petrol ithal eden ekonomileri maliyetlerin çok hızlı yükselmesinden ötürü derinden etkilemiştir.

1994’te yaşanan krizde ülkemizde dolar kuru yüzde 175 artarken 2001’deki ekonomik krizde yüzde 93 artmıştır.

2008-2009 küresel finansal krizde yine dolar kuru yüzde 26 yükselmiştir.

Yaşanılan tüm bu krizlerden şirketlerinin finansman yapısı güçlü olmayan birçok şirket çok büyük yaralar hatta iflaslar yaşayarak çıkmıştır.

Geçmişten ders alarak aynı hataları tekrarlamayarak yolumuza devam edersek dünya ülkelerinin tamamında yaşanan ekonomik daralma vesilesiyle bozulan şirket bütçelerine daha az rastlanılan bir ülke oluruz.

Bunu yapabilmemiz için günümüzdeki bazı verilere bakıp bir yol haritası çıkarmakta fayda vardır.

Öncelikle kredi oranlarında ciddi bir artış var ve toplam kredilerin üçte birini bireysel krediler oluşturuyor.

Toplam krediler arasında bireysel kredi oranının bu kadar yer alması ekonomik daralma dönemleri için iyi bir durum değildir maalesef.

Çünkü şirketlerin ve dolayısıyla da bireylerin gelirlerinde belirli bir dönem için düşüş olacağını şimdiden öngörmek mümkündür. Gelirin düştüğü bir ortamda alınan krediler nasıl ödenecek sorusunun cevabı herhalde çok iç açıcı olmayacaktır.

Bir diğer veri ise özel sektörün on iki ay içerisinde yaklaşık 45 milyar dolar düzeyinde bir dış borç ödemesinin olacağıdır. Ödemelerin sektöre göre aylık dağılımlarına baktığımızda ise reel sektörün aylık 1.41 milyar dolar bankacılık ile finansal sektöründe toplamda aylık 2.34 milyar dolar dış borç ödemesi yapacağını görüyoruz.

Şirketlerin yapması gereken ödemeleri zamanında problemsiz olarak gerçekleştirebilmeleri için bütçelerini güçlü tutma zorunlulukları vardır.

Ekonomik daralmaların daha da derinden hissedileceği bu dönemde şirketlerin güçlü bütçelere sahip olabilmeleri için şu önerilerimizi hayata geçirmeleri yerinde olacaktır;

Gerek yurtiçi gerekse de yurtdışı satışı olan her türde şirketin küresel bir salgın yaşanıldığı için daha uygun fiyatlı ürünler üretip piyasada bu ürünleri ön plana çıkarması önemlidir.Hizmet sektöründe olan şirketlerin ise düşük fiyat politikalarıyla hizmetlerini sunmaları gereklidir.Böyle dönemlerde dinamik bütçelerin ortaya konulması adına gerekirse aylık veya üç aylık bütçeler yapılmalıdır. Çünkü salgın her an bir değişiklik gösterebilir.Piyasanın ihtiyaçları iyi takip edilerek ihtiyaçlar doğrultusunda ürün çeşitliliği hazırlanmalıdır.Bütçeye yük oluşturacak gereksiz harcamalar tamamen sona erdirilmelidir.Ekonomik daralma öncesinden planlanmış yatırımlar varsa derhal bu yatırım planlarından vazgeçilmelidir.Kâr payı dağıtımları ortaklara yapılmamalı sermaye olarak bilançoda kalmalıdır.

Verimsizliklerin olduğu noktalar ortadan kaldırılarak verimlilik artırıcı önlemler uygulanmalıdır.Bütçeye ek yük getirmeden yani herhangi bir faiz ödemeden bazı borçların (özellikle tedarikçilerden karşı tarafında rızası alınarak) vadesi biraz daha uzatılmalıdır.Devletin verdiği maddi desteklerden yararlanılmalıdır.Müşterilerin finansal durumları yakından takip edilerek tahsilat problemi yaşanılma durumu olan müşterilerden uzak durulmalıdır.