Deplasmanlarda ligin en çok puan toplayan takımı olan Fenerbahçe sanırım şu anki puan tablosuna bakıp, bakıp iç geçiriyordur. Aykut hocanın dile getirdiği iç sahadaki puan kayıpları özellikle Kayserispor ve Gençlerbirliği maçlarında Sarı Lacivertli takım dört puan bırakmıştı. Yani bu maçları hasarsız geçmiş olsalardı şu an bir puan farkla liderlerdi. Kalan 5 haftayı vitesi boşa atarak elini kolunu sallaya sallaya hedefe ulaşmaları içten bile değildi. “Futbolun matematiği yoktur” diyen bazı dostlara işte tam da burada futbolun kendi içindeki matematiğini de tarif etmiş oluyoruz; çünkü hayatın kendi matematik.

Şampiyonluk yarışında olan Beşiktaş, Başakşehir ve Galatasaray buradan mağlup ayrılan takımlardı. Fenerbahçe’nin Sivas maçında zorlanacağını düşünüyordum. Aslında öyle de olabilirdi maç berabere giderken Bifouma ile iki pozisyonu cömertçe harcadılar. Samet hoca, Robinho’yu yanında oturtmasa veya biraz daha erken davranıp sahaya atsa oyun başka bir yöne gitmiş olabilirdi. Volkan Demirel’in çıkardığı en az dört pozisyon var ki maçın kırılma anları diyebiliriz. Fenerbahçe sağdan Şener,  Dirar; soldan Hasan Ali ve Aatıf’ın yapmış olduğu ataklara Sivasspor kanat oyuncuları Emre ve Bifouma’nın defansa yardıma gelmeyişleri ibrenin Fenerbahçe lehine dönmesine yetti. Hasan Ali, Aatıf ortaklığıyla gelen 30. dakikadaki golün ardından Soldado Usta’nın da katkılarıyla skor bir anda 2-0’a geldi. Sonrasında kronikleşen skoru koruma hastalığı devreye girdi Sarı Lacivertli takımın.

Kimin şampiyon olacağı, küme düşecek diğer iki takımın hangileri olacağı sezonun son haftasına kadar belirsizliğini koruyacak gibi. Hele ki son beş haftada dört takımın da bu yarışın içinde olması işi daha da iştahlı hale getiriyor. Şampiyonluk kaderi artık rakiplerinin ellerinde olan Fenerbahçe’nin şansı bu duruma göre çok daha az. Velev ki bu takım, şampiyon olamazsa hiç kimse ahlayıp vahlamasın. Bu duruma sebep olan birçok neden var; tribüne gitmeyen taraftardan seçim derdinde olup da takımı ikinci plana iten yönetime kadar. İstesem bunlara başka örnekler de ilave edebilirim. Bildiğim tek gerçek var; bu işte günahı en az olan kişi Aykut Kocaman’dır.

Allaha emanet olun…