Türk mutfağı, zengin tarihi ve coğrafyasıyla dünyaca ünlü lezzetlere ev sahipliği yapar. Bu lezzetler arasında en sevilen ise köfte, balık ve kebaptır. Her biri kendine özgü tatları, pişirme teknikleri ve sunumlarıyla Türk sofralarının vazgeçilmezi sayılır. Kültürel bir mirasın bu lezzetlerini Türkiye'yi ziyaret eden veya Türk mutfağına ilgi duyan herkesin mutlaka tatması gerekir.

İstanbul'un sokaklarında dolaşırken her köşe başında bu lezzetleri bulabilmeniz mümkün. Fişekhane'ye yakın bir konumda bulunan Yedi Mavi'de, 41 yıllık deneyimiyle Yalel Mahmut, deniz mahsullerinin en lezzetli hâlini sunuyor. Balat'ın tarihî dokusunda, köftenin geleneksel lezzetini modern bir dokunuşla harmanlayan Köfte Budur ise damakları şenlendiriyor. Beyoğlu'nun kalbinde, balık pazarının hemen yanında yer alan Degüstasyon Nevizade’de ise genç bir şefin elinden çıkan enfes Adana kebap, lezzet yolculuğuna eşlik ediyor.

Köfte Budur

‘Anadolu'nun kalbindeki lezzet’

Köfte, Türk mutfağının en karakteristik ve özel lezzetlerinden biridir. Ülkemizin her bölgesinde farklı şekillerde ve tatlarda hazırlanır. İşte Balat’ın dar sokaklarında, taş kaldırımlarında tarih âdeta kulaklarınıza fısıldarken bir köşeden mis gibi bir köfte kokusu yükselir. Bu koku, Urfalı Yaşar Gerem ve oğulları Mahmut Enes ile Yusuf’un ellerinden çıkan ve adını da hak eden “Köfte Budur” restoranındaki köftelerin kokusudur. Küçük bir esnaf lokantasının mütevazı tabelasında büyük bir iddia gizli; köfte budur ve gerçekten de öyle.

Sıcak bir atmosfer

İçeri adım attığınızda sizi eski bir dost gibi selamlayan sıcak bir atmosfer karşılıyor. Burada masalar az, samimiyet çok. 10-15 masalık bu küçük dükkânda, büyük sofraların ruhu bulunuyor. Herkes birbiriyle göz göze gelir, gülümsemeler havada dolaşır. Bir tabak köfteyle birlikte insan sanki yıllar öncesine, çocukluğundaki bir öğle yemeğine döner. Köfte, yassı ve tam kıvamında, her bir ısırıkta, ustalıkla harmanlanmış etin ve baharatın dansı yankılanır damakta. Yanında gelen közlenmiş patlıcan ve biberler, tabağa tatlı bir yan hikâye ekler. Kıvamlı ve baharatlı sos, köftenin lezzetini zirveye taşırken lavaşın sıcak dokusu köfteyle öyle güzel bir uyum sağlar ki sanki birbirleri için var olmuş gibidirler.

Esnaf için bir tabak sıcak yemek gibisi yok

Köfteyle sınırlı kalmaz burası. Çorba, kuru fasulye, pilav… Esnafın, yorgun günlerinde bir tabak sıcak yemek aradığı o tanıdık tatlar burada özenle hazırlanır. Her kaşıkta, sanki annenizin elinden çıkmış bir lezzet saklı. En güzel köfteyi arayanların yolu er ya da geç Balat’taki bu dükkâna düşer. Köfte Budur, sadece bir lokanta değil; içtenliğin, emeğin ve eski dostlukların lezzetle buluştuğu bir duraktır. Ve siz o köfteyi yediğinizde, gerçekten de içinizden şunu dersiniz; köfte budur.

Balat'ın tarihî sokaklarında lezzet yolculuğuna çıkmak isteyenlere uygun fiyatlı ve unutulmaz köfteleriyle müjde gibidir Köfte Budur mekânı. Damaklarınızı şenlendiren bu eşsiz lezzeti kaçırmayın.

Yalel Mahmut

‘Denizden gelen 41 yıllık tecrübe’

 

Türkiye'deki deniz kıyılarının bolluğu, taze ve lezzetli balık çeşitlerine ulaşmayı kolaylaştırır. Denizin mavi derinliklerinden süzülüp gelen balıkların, usta bir elin sihirli dokunuşuyla eşsiz lezzetlere dönüştüğü bir mekân hayal edin. İşte Mahmut Uçan, namıdiğer “Yalel Mahmut”, 41 yıllık bilgi birikimi ve tecrübesiyle Zeytinburnu’nun Yedi Mavi sitesinde, denize çok yakın, yepyeni bir balık restoranı açarak bir hayali gerçeğe dönüştürüyor. Yalel Mahmut, yalnızca bir restoran değil; aynı zamanda bir hikâye, bir lezzet destanı. Fişekhane’nin yanı başında konumlanan bu mekân, âdeta denizin ruhunu sofralara taşıyor.

Aile dostu alkolsüz bir atmosfer

Yalel Mahmut, lezzetlerinin yanı sıra sıcak ve huzurlu atmosferiyle de misafirlerini kendine hayran bırakıyor. Alkolsüz konseptiyle öne çıkan mekân, ailenizle birlikte güvenle ve keyifle vakit geçirebileceğiniz bir ortam sunuyor. Şık ama sade dekorasyonu, güler yüzlü personeli ve ferah ambiyansı, burada geçirilen her dakikayı unutulmaz kılıyor. “Yalel” kelimesi, özgürlük ve mavi ufukları çağrıştıran anlamıyla denizin emektarı denilen mekânın kimliğini kusursuzca yansıtıyor. Bu isim, denizden ilham alan, her lokmasında tazeliği ve kaliteyi hissettiren bir mutfak anlayışının sembolü sanki. Mahmut Uçan’ın bu mekâna verdiği isim, onun denizle olan derin bağını ve mutfaktaki ustalığını bir kez daha ortaya koyuyor.

Menüdeki tazelik ve pişirmede ustalık

“Denizden İlham Alan Lezzetler” sloganıyla yola çıkan Yalel Mahmut Balık Restoranı, her detayıyla damaklarda unutulmaz izler bırakmaya hazır. Yalel Mahmut’ta her bir balık, taptaze ve mevsimine uygun olarak seçiliyor. Denizden çıkan ürünler, aynı gün içerisinde mutfağa giriyor; ızgara, tava ya da buğulama gibi yöntemlerle maharetli şeflerin ellerinde birer sanat eserine dönüşüyor. Kalkan, levrek, çipura, lüfer ya da mevsimin sürprizi hangi balık olursa olsun, burada her lokma denizin serin esintisini hissettiriyor. Kennedy Caddesi üzerinde, denize sadece birkaç adım mesafede yer alan Yalel Mahmut, hem özel araçlarla hem de toplu taşıma ile kolaylıkla ulaşılabilecek bir noktada.

Degüstasyon Nevizade

‘Tarihin sıcak dokunuşu’

 

Nevizade'nin tarihî dokusunda, Orhan Veli'nin şiirine konu olacak kadar kadim bir lezzet durağıdır Degüstasyon. “Canan ki Degüstasyon'a gelmez, Balık Pazarı’na hiç gelmez.”

Etin en lezzetli hâli kebap, Türk mutfağının dünya çapında tanınan lezzetlerinden biridir. Balık Pazarı’nın kalbinde yeniden hayat bulan Degüstasyon Nevizade, tarihî mirasını günümüzün modern dokunuşlarıyla harmanlayarak farklı bir deneyim sunuyor. Mekânın mutfağı, Adana’da kebapçılığın inceliklerini öğrenen ve mesleğine tutkuyla bağlı genç şef Mehmet Can Tanrıkulu’nun maharetli ellerine emanet. Bu genç yeteneğin kebap sunumları, Degüstasyon’un geçmişten bugüne taşınan ruhunu, lezzet yolculuğunun en zirvesine taşıyor.

Nevizade’nin kalbindeki Degüstasyon

Bazı mekânlar vardır ki yalnızca yemek sunmakla kalmaz; tarih boyunca anlatılan hikâyelerin, dostane sohbetlerin ve edebî eserlerin sessiz tanıkları olur. Degütasyon işte tam da böyle bir yer. İstanbul’un kültürel belleğinde yer eden mekân, bir asrı aşan geçmişiyle bir zaman yolculuğu kapısı. Bu restoranın kökleri, 1919 yılında başlayan ve 1921’de “Degüstasyon” adını alarak bir dönemin edebî ve sanat hayatının odak noktası olan eski bir İtalyan bakkaliyesine dayanır. Beyoğlu’nun altın çağında, Çiçek Pasajı’nda sanatçılar, yazarlar ve dönemin elit isimleri burada bir araya gelir; Ahmet Haşim’den Yahya Kemal’e, Sait Faik’ten Münir Nurettin’e kadar birçok ünlü sima, mekânın sıcak atmosferinde sohbetler eder. Zamanın başbakanı Adnan Menderes ve bakanı Samet Ağaoğlu dahi bu nostaljik lezzet durağını sıkça ziyaret edenlerdendir.

Yılların eskitemediği hatıralarla dolu bir mekân

Ocakbaşında pişen etlerin dumanı, Nevizade sokaklarının dar yollarına karışırken âdeta tarihin sesi de yankılanır. Yılların eskitemediği anılarla dolu duvarlar, bir zamanlar Ahmet Haşim’in oturduğu masalarda şimdi modern çağın lezzet tutkunlarını ağırlıyor. Mekânın her köşesi tarih, kültür ve samimiyet sunuyor. Degüstasyon Nevizade, İstanbul’un lezzet kimliğinin, geçmişin izlerini günümüze taşıyan bir sembol. Bir sofrada birleşen tarih, sanat ve lezzet, burada yeniden hayat buluyor. Bu mekânı ziyaret etmek şehrin ruhunu bir parça daha yakından hissetmek demek. Her lokmada geçmişin ve bugünün izlerini deneyimlemek isteyenler için Degüstasyon Nevizade, bir tercihten öte, bir gelenek. Bu gelenek, her zamanki gibi zamana meydan okuyarak geleceğe de tanıklık etmeye devam ediyor.