Aslında bugün belki de Hollanda’da, başta Sayın Aile Bakanımız olmak üzere tüm Türklere yönelik uygulanan Haçlı saldırganlığı üzerine konuşmak gerekirdi. Lakin şu var ki biz doğruldukça bu düşmanlıkların sayısı artacak ve biz buna hazırlıklı olmak zorundayız. Hasmımızın gerçek gündemimizi belirlemesine izin vermeyeceğiz. Yapılması gereken layıkıyla muameledir. Bunun kararını da devlet erkanı verecektir. Bu sebepten değerli bir ilim adamının vefat yıldönümü hasebiyle yazdığım yazıyı değiştirmemeyi daha uygun gördüm.

“Alimler, peygamberlerin varisleridir” hadisi, bize bir hiyerarşi ve değer skalası bahşeder. Bu veraset; Nebi’nin bildiğimiz alemlerin ötesinden gönüllere taşıdığı hakikatin bilgisini ihtiva eder. Nasıl ki bütün kitaplar tek bir kitabın, el-Kitab’ın daha iyi anlaşılması için okunuyorsa bütün malumat da Rabbani hakikatin ve varoluşsal sırrın daha iyi kavranması için tedris edilir.

“… Allah’tan kulları içinde ancak alimler korkar”. (Fatır/28) Kuşkusuz Haviye’yi hayal eden her mümin kişi, ilmi ölçüsünce Allah’tan korkar. Ancak hakkıyla korkmak ancak alimlere yaraşır. Zira sevgi de korku da bilgiyle artar ya da eksilir. Ödleri patlatan şeyse Vedud olanın sevgisini kaybetme kaygısıdır.

Peygamberimizin “benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz” veciz sözünde kastedilen de aynı tür bilgidir. Bu, salt teorik ya da retorik bir bilgi değildir. Talim edenin hem başkalarına hamletmesi hem de tahammül etmesi gereken aksiyolojik ve aksiyon yaratan bir bilgidir.

İlim, onu taşıyana yüktür. Cehalet, çoğu zaman çok kullanışlı bir özgürlük sunar insana. İlim ise külfet. Hikmete omuz vermek asil bir yürek ve kavi bir iman talep eder sahibinden.

Bu girizgahtan sonra ömrünü ilime adamış bir isim olan Bekir Topaloğlu Hoca’dan bahsedebiliriz artık.

1932 yılında hayat yolculuğuna başlayan Oflu hocanın serencamı, memleketimizin kaotik yakın tarihinde dini konuşmanın, öğretme ve öğrenmenin, dini ilimler adına bir şeyler yapmak için meydana çıkmanın meşakkatli yıllarında geçer.

Fudala-i Erbaa’nın Bekir Hocası, medrese eğitimi nedeniyle mahkemede yaşını küçülterek ancak yirmi yaşında orta öğretimine başlar. Lisans mezuniyetinin ardından kısa bir süre öğretmenlik yapar. Bu kısa zaman aralığında Cumhurbaşkanımıza da hocalık yapmıştır. 1965 yılında Hayrettin Karaman ile birlikte İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde asistanlığa başlaması belki de talebü’l-ilim erbabı için en önemli kırılma noktasıdır. Zira O’nun İmam Maturidi’ye duyduğu aşk, ilim dünyasına çok önemli eserlerin kazandırılmasında birincil derecede belirleyici olmuştur. Hayatına şahitlik edenlerin anlatımına göre, İmam Maturidi söz konusu olduğunda icazetli Oflu Hoca’dan kontrolü nâmümkün bir enerji ortaya çıkardı.

İmam Maturidi, İmam Eşari ile birlikte İslam düşüncesinin iki önemli isminden biriyken tarih boyunca belki ihmal edilmiş belki de unutturulmaya çalışılmış bir bilginimizdir. Tarih boyunca bu topraklarda yaşayan müminlerin kahir ekseriyeti, itikatta Maturidi mezhebine mensup olmasına rağmen Maturidi kendi coğrafyasında yeni yeni tanınmaya başlanmaktadır. İşte bu uğurda yapılan çalışmalarda en büyük pay, merhum Bekir Topaloğlu’na aittir.

Bekir Hoca, Maturidi’nin muhalled eseri Kitabü’t-Tevhid’i adeta nakış nakış dokunan bir gergef gibi yıllar süren bir emeğin sonunda tercüme etmiştir. O, Maturidi’nin elimize ulaşan bir diğer mühim eseri “Te’vilat-ü Ehli’s-Sünne”nin tercüme heyetinde de baş rollerdeydi. Seyyid Kutup’tan, Mevdudi’ye, İbn Kesir’den Suyuti’ye kadar pek çok müfessirin eseri, kütüphanelerde yerini alırken kendi mezhep imamızın yazdığı ve nevi şahsına münhasır özellikleri haiz Te’vilat’ın ilim dünyasına henüz kazandırılmamış olması eseflenmemizi gerektiren bir durumdur.

İlmin kuma kabul etmeyeceğini hatırlatan çağdaş arifimiz, Te’vilat’ın 1. cildi yayınlandığında mukaddimeye şöyle not düşüyordu:

Allah’ım, senden bu eserin tercümesi tamamlanana kadar ömrümü uzatmanı diliyorum!

Ömrü vefa etmedi. 2016 Martında hakikatli bir adam olarak Hakk’a yürüdü.

İmam Maturidi aşkını, kendisine hayrü’l-halef olmaya çalışan talebelerine emanet etti. Şimdi onlar, bıraktığı yerden bu hizmeti sadakatle sürdürüyorlar. Rabbim istikametlerini tam, niyetlerini sahih kılsın!

Baki selam…

İlim, onu taşıyana yüktür. Cehalet, çoğu zaman çok kullanışlı bir özgürlük sunar insana. İlim ise külfet.