Yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 50 seviyesinde artan bir yatırım aracı var mıdır diye sorabilirsiniz.

Borsada işlem gören birkaç hisse senedi var mıdır diye bakıp araştırmak lazım diye cevaplanabilecek bu sorunun asıl cevabı olarak evet altın yedi aylık periyotta yüzde 50 civarında bir prim yaparak son günlerde tarihi rekorunu yeniliyor diyerek verilebilir.

Özellikle altın üzerinden borçlananların veya yeni evleneceklerin hiç hoşuna gitmeyen bir durumla karşı karşıyayız. Aylık bazda ortalama yüzde 7 seviyelerinde bir yükselişten bahsediyoruz ki bu çokta rahat telafi edilemeyecek bir oran olarak piyasalarda ki yerini korumaktadır.

Altın fiyatlarının bu kadar yükseleceği aslında pandeminin dünyaya yayılmaya başlamasıyla ortaya çıkan bir durumdur.

Çünkü dünyanın her noktasında rahat bir şekilde fiziki paraya çevrilebilir olmasının yanında kolay taşınması da altına olan yönelimi artıran etmenler olarak önümüzde durmaktadır.

Bunların yanında ABD ile Çin arasında pandeminin de tetiklediği gergin süreçle birlikte doların baskılanmasıyla altın ve petrol fiyatlarında yükseliş trendi başlamış oldu.

Fakat burada altını özellikle çizmek istediğim en önemli husus şudur; doların bu şekilde zayıf seyretmesi kalıcı bir durum değildir yani ABD ekonomisinde ki toparlanma ve pandeminin etkisini yitirmesiyle birlikte dolarda güçlenme başlayacaktır.

Buna ek olarak kasım ayındaki seçimler öncesinde de doların zayıf kalması Trump’ı oldukça zora sokacağından ağustos ortasından sonra eylül veya ekim gibi dolarda yukarı yönlü hareketlerin gelmesi hiçte sürpriz olmaz.

Doların uluslararası finans piyasalarında zayıf kalması birçok ülkenin bütçesini derinden etkileyebileceği için de doları güçlendirici yönde girişimler mutlaka ama mutlaka gelecektir.

Koronavirüs salgınının özellikle büyük ekonomilerde arzu edilen düzeylerde durdurulamaması altın fiyatlarının yükselmesindeki en büyük sebeplerdendir.

Salgın durdurulamayınca ekonomilerdeki daralmalar katlanarak büyümüş, ticaret alanı her geçen gün daralmış, sıcak para piyasalarda dolaşamamaya başlamış ve sonuçta da altına yönelim ciddi oranda yükselmiştir.

Salgın döneminde Avrupa bölgesindeki daralma Amerika’ya göre yaklaşık üçte bir oranında olduğu için de Euro da ki zayıflık daha kısmi kalmıştır.

Hatta Euro dolar karşısında değer kazanmaya başlamış şayet süreç böyle devam ederse de Euro’nun değerinde ki artış biraz daha sürecek gibi de durmaktadır.

Bunlara ek olarak Fed’ in duruşunun da altının yükselmesinde ciddi bir etkisi vardır. Eğer Fed duruşunda biraz değişiklik gösterirse altının yükselişi duracak ve hatta düşme trendine girebilecektir.

Önümüzdeki süreçte dünya finans piyasalarının yönünde ABD ile Çin arasındaki anlaşmazlıkların ne kadar ivedi çözülüp çözülemeyeceği konusu oldukça önemli olacaktır.

Anlaşmazlıkların çözümden uzak seyretmesi durumunda sermaye piyasalarında çok ciddi kırılmaların yaşanabileceğini şimdiden söylemek mümkündür.

ABD Senatosuna sunulan 1 trilyon dolarlık teşvik paketi teklifinin kabul edilip edilmemesi de Amerikan ekonomisinin durumunu ortaya koyabileceği için fiyat hareketlerini etkileyecek bir başka sebep olarak algılanması gerekir.

Artık dünya ülkeleri büyüme beklentilerinin, işsizliğin, gelir adaletsizliğinin, hedefleri gerçekleştirememenin ve enflasyonun yükselmesiyle ortaya çıkan fakirliğin ne olduğunu çok daha yapıcı bir üslupla ele alıp değerlendirmesi gerekmektedir. Bunu yapan ülkelerin önü açıktır yapamayanların ise işi her geçen gün daha da zorlaşarak çıkmaz bir yola doğru yol alacaktır.