‘Sürekli aydınlık için bir dakika karanlıktı…’

Alnında boncuk boncuk terler akıyordu Başbakanın.

Başsavcının dişleri gıcırdıyor, askerlerin postalları, paslı paletleri tankların gıcırdıyordu.

Gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin kalemleri gıcırdıyordu…

Genelkurmayın ışıkları sürekli yanıyordu.

Gölcükte komutanlar 72 saat süren toplantılar yapıyordu.

‘Demokrasiye balans ayarı yapılıyordu.’

Bir kamyon bir otomobile gıcırdayarak çarpıyordu.

Kadınlar, tencere-tava gıcırdıyordu.

Lambalar hafif ve sarı gıcırdayarak yanıyordu.

Karakuvvetleri komutanlığı, askeri fabrikalarda Atatürk büstü ürettirip okullara gönderiyordu.

Sayıştay, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve medya yanaşık düzen içinde brifing alıyordu.

Medya kuruluşları milyonlarca dolar destek alıyordu.

Askerler, patronlar, baronlar, medya, üniversiteler, sendikalar, mafya ve karanlık çeteler, çağdaş cumhuriyet kadınları marşlar eşliğinde uygun adım el ele yürüyordu.

Ve Milletvekilleri 5 milyon dolara satılıyordu.

Kim namaz kılıyor, kim oruç tutuyor, kim kuran okuyor, kimin başı kapalı, kim fakir-kuraya, garip gurebaya yardım topluyor, Millet batı çalışma gurubu tarafından fişleniyordu.

İş adamlarının şirketlerine, sermayelerine, vakıflara el konuluyordu.

Başörtüler başımızdan, kurban derileri elimizden çekip alınıyordu.

MGK içtihad ediyor, isabetliyse iki sevap, isabetsizse bir sevap fetvaları veriliyordu.

İrticaya karşı topyekün savaş manşetleri atılıyordu.

Ve Refah partisi kapatılıyordu.

Devleti işgal eden adamlar, Milletin meclisine el koyuyordu.

Başörtülü kızlarımız kuğular gibi boynu bükük ikna odalarına toplanıyordu.

Anneler, babalar ve yaşlı nineler yürekleri titreyerek duayla umut dokuyordu yürek tezgahlarında.

Çevik Bir İsrail /Türkiye arası mekik dokuyordu.

ABD’ de JİNSA yahudi lobisi, RF Hükümetini kendilerinin düşürdüğünü ilan ediyordu.

28 şubatın bin yıl süreceği açıklanıyordu.

Anayasa kitapçığı fırlatılıyor, Milli sermaya elden ele akıyordu.

Yazar kasalar kırılıyor, Gölcükte deprem oluyordu.

‘Yoksulluk içimizdeydi.’

‘Aceba akasyalar yeniden açarmıydı…’

Şafak söktü, karanlık gecenin nurlu sabahı, yavaş, yavaş günü aydınlatıyordu.

Ve artık hamdolsun Şubat 28 çekmiyordu…

Askeri fabrikalarda artık büst üretilmiyor, helikopter, tank, uçak ve silah üretilmektedir.

Cumhurbaşkanını devleti işgal edenler değil, artık Millet seçmekte.

Artık Diriliş vaktidir.

Devletle Milletin barış sürecidir.

Annelerin, babaların, yaşlı ninelerimizin dualarının tecelli vaktidir.