Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursulavon der Leyen yaptığı bir açıklamada, “Avrupa’nın bilinmeyen bir düşman ve benzeri görülmemiş bir krizle” karşı karşıya kaldığını ifade etti. Kovid-19 salgınının en fazla hissedildiği topraklardan biri de Avrupa ülkeleri. Şimdiye kadar Avrupa genelinde yarım milyondan fazlainsan hastalanırken virüsten ölenlerin sayısı 60 bini aştı.

Halk sağlığı krizi yanında Avrupa ekonomileri de zorlu bir virajdan geçiyor. Piyasaların çökmesi ve çok sayıda insanın geçim kaynağını yitirmesi söz konusu. Ursulavon der Leyen, Avrupa Birliği’nin sosyal ve ekonomik dayanışma uğruna tüm imkânlarını seferber ettiğini ancak yine de Marshall Planı gibi büyük bütçeli yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Marshall Planı kapsamında, şehirleri harabeye dönmüş ve ulusal ekonomileri yerle bir olmuş 16 Avrupa ülkesine, ekonomik ve teknik yardım için 13 milyar dolar para göndermişti. Bugün Amerika benzeri bir yardımı yapabilir mi? Bu çok zor. Çünkü Amerika’daki salgın da ekonomik krizi tetikleyici bir hızla ilerliyor. Washington, Çin’in Avrupa’ya yaptığı yardımlardan endişeylebelki biraz keseyi zorlayabilir ama bu ne ölçüde yeterli olur?

Bir bütün olarak Avrupa’nın ekonomik geleceğininderinden yara alması halinde Avrupa Birliği’ninnasıl bir şekil alacağı, bugünlerde herkesin merak ettiği konuların başında geliyor. Yükselen popülizm, büyüyen milliyetçi dalga ve hızla erozyona uğrayan çokkültürlülük tabanı, zaten Avrupa Birliği’nin yönetmekte güçlük çektiği başlıca sorunlardı.

Yine, 2011 yılında ciddi bir ayrışmaya yol açan “mali borç krizi” ve 2015’te patlak veren “mülteci sorunu”,Avrupalı ülkeler arasında kamplaşmalara yol açmıştı. Şimdi ise Avrupa, çok daha derin ve uzun soluklu bir krizi yönetmek mecburiyetinde.

Bu koşullar, dünyanın genelinde geçerlidir. Birçok ülke, ekonomik kalkınmaları ve sosyal ilerlemeleri için ayırdıkları fonları, Pandemiden dolayı tüketmek zorunda kaldı. Salgından ağır bir şekilde etkilenen İtalya ve İspanya’da ise tepkilerin boyutu giderek derinleşiyor.

İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, koronavirüs ile yapılan mücadelede, Avrupa’nın geleceğinin tehlikede olduğunu söylüyor ve şunu ekliyor, “vatandaşlarımız ölüyor, hastaneler tıka basa dolmuş vaziyette. Ya sarsılmaz dayanışmayla cevap veririz ya da birliğimiz çöker.”

Avrupa Birliği, daha önceki krizlerde olduğu gibi yine ortak bir mutabakata varmakta ve beklenilen dayanışmayı göstermede çok güçlük çekiyor. İşin kötü tarafı, her yeni krizde Avrupa Birliği içerisindeki kuzey-güney ülkeleri çatışmasıoldukça belirgin bir hâl alıyor. Kovid-19 nedeniyle İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi yüksek kamu borcu bulunan ülkelerin ekonomileri çökme noktasına gelebilir.

İtalya ve İspanya’nın ekonomilerini canlandırmak için bir “Dayanışma Fonu” kurulmasına Fransa ve Almanya rıza gösterirken, Hollanda, İsveç, Avusturya ve Danimarka böylesine bir yardım kampanyasına şiddetle karşı çıkıyor.

Bazı uzmanlar ve liderler, koordineli ve geniş kapsamlı bir kurtarma planı üzerinde acil bir uzlaşıya varılmazsa, Avrupa’da piyasaların ciddi bir felakete sürükleneceğini ve Avrupalıların birlik olmaya duydukları inancı hızla kaybedeceğini iddia ediyor. Koronavirüsten sonra tüm dünya gibi Avrupa’nın da bir dönüşüme uğrayacağı şimdiden bellidir. Bakalım nasıl bir değişim ortaya çıkacak.