Ortalıkta çizgi film karakterleri gibi dolaşır olduk her birimiz.

Her birimiz bilgisayar oyunlarında, Hollywood film platolarında yürür hale getirildik.

Her birimizden kastım bütün dünya…

Çok da yadırgamıyoruz insanlığın içine düştüğü bu maskaralığı.

Nasıl yadırgayabilelim, yıllar yılı bu dekor ve bu durum için çalışıldı.

Bir filmde dünyayı uzaylılar işgal etti, bir filmde meteor düştü, bir filmde dünyanın oksijeni kalmadı, bazen bir çöl, bazen bir buzul haline getirildi.

Yerin altından ucube canavarlar çıktı, gökyüzünden asit yağdı.

Film kahramanları maskesiz dışarı çıkamadı.

Bir dizide yarasa yiyen bir kadının üniformasında korona yazıyordu, diğerinde bir tankerde Kovid 19

Bir kitapta bütün bu kurgular, senaryolar, beş yıl öncesinden öngörülmüştü.

Dünya Antik Yunan’dan bu yana maskenin yabancısı değil zaten.

İtalyanca soytarılık, şaklabanlık anlamındaki ‘maschera’ kelimesinden türemiş.

Göz boyası anlamındaki maskara da bu kökten…

‘Maskaralık yapma’ deriz ya işte o…

Şimdi dünya bir maskaralığın içinde yüzüyor…

Bakın şimdi;

AB Komisyon Başkanı ve Almanya Savunma Bakanı Ursulavon der Leyen, ABD’den koronavirüs salgınından etkilenen AB ülkeleri için yeni bir Marshall Planı talep ediyor.

Bakın şimdi;

ABD de Türkiye’den sağlık ürünleri, dezenfektan, sabun, maske ve koruyucu kıyafet istiyor.

Sosyalizmle mücadele etmekten sosyal devlet olmaya vakit bulamayan başta ABD olmak üzere topyekûn Batı dünyası bu salgın ile iyice tepetaklak oldu.

Sağlık sistemi çöktü.

Sadece sağlık mı, bütün sosyal sistemleri ‘fatalerror’ verdi.

Mavi ekran…

İnsana tükettiğinden fazla değer vermeyen bir sistemleri vardı.

‘İnsanı Yaşat ki devlet yaşasın’ düsturundan haberdar olmayan bu anlayışın her halükarda insanı yaşatmak diye bir düşüncesi elbette olamazdı.

Yaşlılar huzur evlerinde yataklarında ölü bulundu.

Tedavi masraflarını ödeyemeyen çaresizler sokaklarda öldü, kimsesizler için toplu mezarlar açıldı.

Bir de şuna bakın;

Komünist Çin Ocak ayından itibaren maske ihracatını yasakladı.

Yurt dışındaki şirketlerine dünyadan sağlık malzemeleri satın alarak Çin’e göndermeleri seferberlik emrini verdi.

Tecridin ikinci haftasından itibaren ABD ve Avrupa ülkelerinden, gerçek sayı daha fazla, resmi verilere göre 56 Milyon solunum cihazı satın alındı.

Florida’da Çinli bir kadın ABD’deki bütün maskeleri satın alıp Çin’e gönderdi.

Avustralya’dan 80 ton sağlık malzemesi gitti.

Bakın şimdi;

Bunlar oluyorken Dünya Sağlık Örgütü ne yaptı?

Çin’e uçuş yasakları başlarken Direktör Ghepreyesus bunun ‘ırkçılık’ olduğunu söyledi.

DSÖ, 11 Mart’ta pandemi ilan ederken büyük bir faciaya imza atarak ‘virüsün insandan insana bulaştığına dair bir kanıt olmadığını’ açıkladı.

Ardından maske kullanımının zorunlu olmadığını…

Geçmişinde, Etiyopya’da aktif Tigray Halk Kurtuluş Cephesi komünist terör örgüt üyeliği ve yöneticiliği bulunan DSÖ Direktörü Ghebreyesus’un, Komünist Çin’e sempatisini geç fark eden Trump, sonunda DSÖ’ye ABD’nin aktardığı fonu kesme kararı aldı.

Bana göre ilk kez akıllı bir iş yapan Trump, Tedros’un istifasını istemelidir.

DSÖ Direktörlüğü’ne benim teklifim elbette Fahrettin Koca’dır.