Size birkaç hafta içerisinde yaşadığım olaylardan bahsedeceğim:

İş dönüşü eve doğru yürüyorum. Sitenin girişi, büyük demir kapıyla kapalı. Giriş kartı var, basıyorsun kapı açılıyor. Kartım yanımda mı, değil mi diye ararken önümden bir adamın yavaş yavaş yürüdüğünü gördüm. Sonra yavaş yürüyen adam gireceğim kapıya yöneldi ve yavaşça açtı kapıyı. Yetişemem diye hızlanmadım. Ama baktım ki çok ağır şekilde ilerliyor. Beni görmesi de zor gibiydi ama acaba beni mi bekliyor demeye kalmadan kafasını bir şeye odakladığını gördüm. Meğer bu ağırlık ve yavaşlığın sebebi elindeki telefonmuş. Sosyal medya unsurlarından birinde profili inceliyor. Arkasından girdim, beni görmedi bile. Az daha beni gördüğünü düşünerek kapıyı tuttuğu için teşekkür bile edecektim. Sonra hüsnü zan ile belki benim için açmıştır düşüncesiyle teşekkür ettim, hem de yüksek sesle. Tahmin ettiğiniz gibi duymadı…

Otobüsten inecektim. Tam kapının önüne geldim. Kapıdan inmemi engelleyen bir hanım abla var. Hararetli şekilde birileriyle mesajlaşıyor telefonda. Hatta yolculuk esnasında telefona bakıp verdiği tepkiler zaman zaman otobüs yolcularının tepkilerini de çekmedi değil. Neyse. İnmem lazım. Geçeceğim, yanında olmama rağmen beni görmüyor. Müsaade eder misiniz, dedim; tepki yok. Özür dilerim, dedim hafif ses tonumu yükselterek (neden özür diliyorsam) yine tepki yok. Hanfendi! Diye atar yaptım (ergen tabiriyle) tuhaf tuhaf bakıyor suratıma. Galiba insani bir tepki verdiğim için garipsedi.

Cuma namazındayız. Hoca, hayat oyun ve eğlenceden ibaret diyor hutbede. Derin anlamlı hadiseler anlatıyor. Pür dikkat dinlerken sağ tarafta kolona yaslanmış cemaatten bir bireyin sesi geldi kulaklara: “Tüh bee” Elinde de telefon vardı. Göz hizamda olduğu için ne yapıyor rahatça görebiliyordum. Görmez olaydım! Hoca, oyun ve eğlenceye kanmayın diyor, kişi telefondan batak oynuyor. Bir de üzülüyor.

Böyle durumlarla daha çok karşılaşırım /karşılaşırsınız. Neyin eksikliğini yaşıyoruz, nelerin boşluğunu doldurmaya çalışıyoruz, hangi insani özelliklerimizi kaybediyoruz, hayata ne derece bağlığıyız, hayattan ne dereceğe kopuğuz…

Yorumsuz…