24 Haziran öncesi dün iki önemli gelişme yaşandı.

İlki, HDP’nin aday listeleriyle ilgiliydi: HDP; Ahmet Şık, Barış Atay ve TİP’li (Türkiye İşçi Partisi: TKP’den koptuktan sonra kurulan, Gezi’yi devamlı bir eylem haline getirmek isteyen Haziran hareketiyle ilişkili grup) Erkan Baş’ı aday gösterme kararı aldı. Öğrendik ki Barış Atay da TİP iltisakinden aday gösterilmiş. Ahmet Şık ve bir iki isim daha böyle olsa gerek: Yani sol, aradığı ‘kitleyi’ HDP’de, HDP de aradığı ‘solu/sol oylarını’ yeni adaylarında buluyor.

İkinci önemli gelişme ise CHP’nin listesiyle ilgiliydi: Başta Eren Erdem olmak üzere Barış Yarkadaş, Ali Şeker ve Zeynep Altıok gibi HDP ve sol ile ‘barışık’ birkaç isim yeni dönemde aday gösterilmedi. Bir de işin ‘Muharrem İnce ekibi’ kısmı var ama ondan daha sonra bahsedeceğim.

Öncelikle, birbirinden ayrı duran bu iki gelişmenin birbirinden kopuk olmadığını söyleyeyim… CHP, özellikle sol ve alevi seçmeni tarafından beğenilen isimleri partiden uzaklaştırırken bir hesaba dayanıyor. O hesap, HDP’nin güçlenmesi… CHP, misal, yüzde 25 almaktansa, 20 alıp oylarının bir bölümünün HDP’ye gitmesini ve HDP’nin de böylelikle parlamentoya girebilmesini istiyor. Yani CHP ‘İYİ’ye destek’ ile başlattığı süreci HDP’ye destek ile sürdürüyor. Peki, neden?

Muhalefetin önünde bir model var: Venezuela. Hatırlarsınız, bir ara Venezuela dünyanın (ve Türkiye’nin) önemli gündem maddelerinden biriydi. Ülkede sistem kitlenme noktasına gelmiş, karışıklık sokaklara yansımıştı. Nedeni, parlamento çoğunluğunu elde eden muhalefetin, devlet başkanı Maduro’yu çalışamaz hale getirmesiydi. Türkiye’de de muhalefetin hayali bu: Referandum öncesi “Bir önemi kalmadı” diyerek yalan söyledikleri parlamentoda çoğunluğu elde etmek, yani 300’ü geçmek. Fakat bunu tek bir parti ile; yani CHP’de yoğunlaşarak yapmaları mümkün görünmüyor. Muhalefeti ilk etapta birleştirmektense, parçalayıp (yani gücü dağıtıp); parçalı grupları meclis oluştuktan sonra birleştirmek istiyorlar.

Sözün özü: CHP; sol ve HDP ile ‘barışık’ birkaç adaydan vazgeçerek, oyların HDP’ye gitmesini sağlıyor. HDP de TİP’li adaylarla bunu kolaylaştırıyor. Bu da bize aslında HDP’nin -de facto olarak- karşı ittifakta yer aldığını gösteriyor.

İkinci konu Muharrem İnce: İnce’ye yakın birçok ismin aday gösterilmediği görülüyor. Bu İnce’yi küstürmüş olmalı ki “Sesim kısık” diyerek bugünkü mitinglerini iptal etti. İnce geç fark etti ama CHP İnce’den kopuk ‘parlamento merkezli’ bir seçim hazırlığı yürütüyor. Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi başkanlığı elde etmek yerine, parlamentoda parçalı muhalefeti birleştirme planı üzerinde duruyor.