Dönüşüm hayatın her anında hayatımızın en önemli yapı taşlarından sadece bir tanesidir.
İş hayatımızdaki dönüşüm, eğitim hayatımızdaki dönüşüm, sosyal hayatımızdaki dönüşüm ve nice dönüşümler hayatın içerisinde bizleri en iyi noktalara getirmek gayesiyle giriştiğimiz işlerin başlangıcını oluştururlar aslında.
Girişilen dönüşüm hikâyelerinde mantıklı hareket edebilmek son derece hayati öneme sahip bir olgu olarak insan hayatında yer almaktadır.
Bu bağlamda deprem kuşağında yer alan ülkemizde depremle ilgili dönüşümü yaparken de mantık çerçevesinde hareket etmek zorundayız.
Eğer mantıklı bir deprem dönüşümünü gerçekleştiremezsek depremle ilgili hazırlıklarımızı tam yapamaz ve karşılaşılan ilk yıkıcı depremde çok ama çok ciddi zayiatlar veririz.
Özellikle deprem fay hatları üzerinde ve yakınında bulunan şehirlerimizde bu yaklaşımla dönüşümü gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz.
Dikey değil, yatay mimari perspektifiyle ecdadımızın mimari yaklaşımını örnek alarak şehirlerimizin inşasına devam etmeliyiz.
Zemin etütlerine uygun mimari yaklaşımı benimsemeli; bu etütlere uygun şekilde bina inşaatlarının organizasyonunu yapmalıyız.
Şehirlerimizi öyle bir şekilde deprem dönüşümüne tabi tutmalıyız ki yaşanabilir bir şehir imarını ortaya koymalıyız.
Deprem dönüşümlerini gerçekleştirirken şehirlerdeki trafik sorununu göz önüne almalı, hareket alanımızı buna göre belirlemeliyiz.
Aynı şekilde trafik sorununun yanında altyapı realiteleri neyse ona göre hareket alanları belirleyerek altyapının ve trafiğin kaldıramayacağı bir dönüşüme asla müsaade etmemeliyiz.
Maalesef ki bazı belediyelerin deprem dönüşümü ile ilgili aldıkları kararlar burada saydıklarımızın çok dışında bir yaklaşımla konuya bakıldığını gözler önüne seriyor.
Büyükşehirlerimizin birisinde, bir ilçe belediyesinin deprem dönüşümü ile ilgili aldığı karar bu doğrultuda tekrar gözden geçirilirse oldukça iyi olur kanaatindeyim.
Öyle ki alınan kararda şunlar belirtilmektedir; ilçe sınırları içerisinde tek başına binasını kentsel dönüşüme sokup yenileyenlere ilave 1 kat, binasını komşu binalarla birleştirerek kentsel dönüşüme sokanlara ise ilave 2 kat hakkı tanınacaktır.
Bu ilçe yaklaşık olarak 260 bin kişinin yaşadığı, kapsadığı yüzölçümü bakımından da büyük bir büyükşehir ilçesi konumunda bulunmaktadır.
Binaların bitişik nizamda olduğu bu ilçede, daha şu anda bile araçlarını koyacak park alanı bulmakta zorlanan vatandaş, böyle bir dönüşümde aracını nereye park edebilecektir?
An itibarıyla bile birçok noktada altyapı sorunlarının yaşandığı bu ilçemizde böyle bir deprem dönüşümü sonucunda daha başka ne gibi altyapı sorunlarıyla karşı karşıya kalınacağını düşünmek bile şimdiden insanı ürkütmektedir.
Diğer ilçe belediyeleri de deprem dönüşümü ile ilgili alacakları kararlarda ilçenin hatta şehrin tüm yönlerini dikkate alarak bir dönüşüm stratejisi uygularlarsa ve bu stratejiyi uygulamakta geç kalmazlarsa son derece yerinde hareket etmiş olurlar.
Deprem gerçeğiyle ilgili hızlı hareket eden her belediye bunun karşılığını insan nezdinde de Allah katında da katbekat alacaktır.
Çünkü burada bir anlamda geç kalınmasından ötürü insanların günahlarına girmek durumu hasıl olacağından bu vebalden kurtulunması hayati öneme haiz bir konu hükmündedir.