Yeni normalleşme dönemine girilmesiyle açıklanan bir takım finansal desteklerin piyasalarda amaca yönelik kullanılması piyasaların canlanması anlamında büyük önem arz etmektedir.

Özellikle destek paketleri açıklandıktan sonra ürün fiyatlarında değişimlerin yaşanıyor olması insana bu ne perhiz bu ne lahana turşusu deyimini hatırlatmakta.

Bu fiyat değişimlerinin çok büyük bir oranda gayrimenkul sektöründe olduğu haberlerini gerek sektör içerisindeki yöneticilerden gerekse de alıcılardan işitiyoruz.

Biz bu haberlere şahit olurken maalesef sektörün bundan önce yaşanan süreçlerden çokta iyi dersler çıkaramadığını bir kez daha anlıyoruz.

İş dünyası hangi sektörde olursa olsun bundan sonraki periyotta yoluna sağlam adımlarla devam edebilmesi için geçmişe ve bu güne bakarak yarının planlamasını iyi yapmak zorundadır.

Geleceğin iyi planlanmasının da yolu geride bıraktığımız dönemlerde neler yapmamız gerekir iken neleri yaptık ve hangi konularda yanlışlar yaptık sorularının cevaplarını iyi bulmamızla başlamaktadır. Şayet bu soruların yanıtlarını kesin bir şekilde vermezsek bugünü yorumlayamaz dolayısıyla da yarının programlanmasını gerçekleştiremeyiz.

Soruları iyi cevapladığımızda an itibariyle hangi konumda olduğumuzu doğru bir şekilde kavrayabiliriz ki yarın hangi konularda eksiğimiz varsa onların üzerine giderek noksanlarımızı tamamlayabiliriz.

İşte tüm bunları yapmak yerine anlık düşünce analitiğiyle hareket eden piyasa fırsatçıları desteklerin hem tüketici tarafından hem de o tüketicinin ürün alacağı sektör tarafından verimli bir şekilde kullanılamamasına vesile olmaktadır.

Öyle ki uzun ödeme dönemleriyle ev sahibi olabilecek tüketiciler desteklerin açıklanmasından sonra daire fiyatlarına yüzde 30’lara varan oranlarda zamlar geldiğini duyduğunda ev almaktan vazgeçmektedirler.

Maalesef konut almak isteyen vatandaşlarımız burada durumu fırsata çevirmek isteyen inşaat şirketlerinin büyük kârlar elde etme hırslarına yenik düşmektedirler.

Durum böyle olunca da ciddi bir güvensizlik ortamı oluşmakta ve bu ortamda da verilen desteklerin piyasaya tam olarak olumlu bir şekilde yansımadığı sonucu ortaya çıkabilmektedir.

Yaşanılan olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek için yapılması gereken en önemli hareket sektörler üzerinde denetimlerin kararlı bir şekilde uygulanmasından başkası değildir.

Kamu bankaları destek paketleri açıklanmadan önce konutun veya herhangi bir gayrimenkul fiyatının ne olduğu verilen ilanlardan çok rahat bir şekilde belirlendikten sonra aynı konutun fiyatında herhangi bir değişiklik olup olmadığı takip edilmelidir.

Eğer fiyatta bir değişiklik var ise bu fiyat değişikliğini yapan şirket kamuoyuna ilgili kurum veya kuruluşlar tarafından açıklanmalıdır.

Şayet bu açıklamalar hızlı bir şekilde yapılmaz ise piyasalarda güven olgusu büyük yara alacak ve amaca yönelik yapılan her türlü girişimde sonuçsuz kalacaktır.

Denetim mekanizması iyi işlemediği takdirde vatandaşa yönelik verilen her türlü finansal desteğin fırsatçılar tarafından hiç edilmesi sonucunda yine köşeyi dönenler belirli çevreler olmaya devam edecektir. Ama bu durum arzu edilen bir şey değildir.

Ekonomide çarkların yeniden eski hızında dönmesi için piyasaya verilen desteklerin zamanında can suyu olması gereklidir ki yansıması da o derece önemli ve büyük olabilsin. Değilse sadece havanda su dövülür.