Devlet eliyle vatandaşa çekici işkencesi buna derler. Hastaneye gittin, aracını kenarda duran tüm araçların arasında bulduğun boş yere trafiği asla engellemeyecek şekilde park edip, 5 dakikalığına hastanı bırakıp döndün. Baktın ki, aracın yok, çekilmiş.  Sadece hastane değil, İstanbul ve Ankara’da her yerde başına gelebilecek bir durum olduğunu da unutma.

Hayret ediyorsun tabi, bu kadar araç dururken benim aracım neden aradan çekildi diye. Hayret etme, çekici ve yanında görevlendirilen resmi polis, oradaki araçları tanıyor. Senin aracının aradan çekildi, çünkü orda bulunan diğer araçlar oradaki esnafın. Aralarında nasıl bir anlaşma var bilinmiyor?  Senin aracının üzerinde İçişleri Bakanlığı’nın verdiği ‘Basın Plakasının olması, ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi kartının da olması da kurtarmaz. Çekilir.

Ama esasen benim dikkat çekmek istediğim şey başka. İnsanların otomobillerinin pat diye çekilmesi bir nevi devlet eli ile vatandaşa uygulanan terördür, şiddettir, psikolojik baskıdır. Bir otomobil yanlış park edilebilir. Bunun cezası kesilir ve araca gönderilir. Aracın çekilmesi de neyin nesi? Araç trafiği tehlikeye sokacak durumda ise zorunlu hallerde çekilmesi gerekmez mi? Bence bu işin çivisi çıktı.

Vatandaşın cebinden zorla daha çok para almaktan başka hiçbir şey değildir bu uygulama. Her aracı çekilen kişi de inanın beddua ediyor. Vatandaşın duasını almak gerekmez mi? Vatandaşın aracını çekip, vatandaşa pür telaşla çekilen aracını aratma, bulmak için taksiye bindirme, bulunca da 90 Tl çekici parası, 12 Tl otopark ücreti ve 98 Tl’de ceza ödettirilmesi devletin vatandaşına reva gördüğü haksız bir uygulama değil midir?

Aracı olup da bu işkenceyi yaşamayan var mı? Yaşamayan bu işkenceyi anlayamaz. Birkaç gün önce İstanbul Bahçelievler Devlet Hastanesi’ne hasta götürdüm. Aracımı trafiği hiç engellemeyecek şekilde, kenarda park edilmiş araçların arasında bulduğum boş bir yere park ettim. Hastayı bırakıp çıkana kadar aracım çekildi. Daha önce de yaşadım tabi…

Aracın çekildiği yeri bulana kadar yarım saatim gitti. Sonra çekilen otoparka gittiğimde Mercedes’i çekilen bir vatandaşa ‘Geçmiş olsun’ dedim. Bin ah işittim. Devlete ayda 20 bin TL vergi ödediğini, 5 dakikalığına aracını uygun yerde bırakıp döndüğünde aracının çekildiğini, halbuki aracının üstünde telefonunun yazdığı kartvizitini bıraktığını anlattı ve dedi ki: ‘Bu vatandaşa yapılan bir zulümdür. Kimse de bir şey yapamıyor. Sadece birileri kazansın diye bu zulüm reva görülüyor.”  Haksız mı?

Bende cezamı ödedim tabi…  Ama bana verilen makbuzda 90 TL yazıyordu benden 102 TL aldılar. Nedenini sorduğumda 12 TL otopark parası olduğunu söyledi. 12 TL’lik otopark fişini istediğimde, şu karşılığı aldım. “Benim 3 tane raporum var ona göre.”  Bunu söylerken de resmi iki tane trafik polisleri orada belli ki görevli olarak duruyorlardı.  Tedbir alınmış yani, itiraz edenin hakkından raporlular geliyor demek ki… Yazık…

İstanbul Trafik Vakfı, araç çekme işini kurduğu Trafik Vakfı İktisadi İşletmesi aracılığı ile yapıyor. Bu vakfın başında, Vali, Belediye Başkanı var. 95 çekiciyle günde 400 araç otoparklara çekilerek yılda ortalama 22 milyon lira hasılat elde ediliyor

“İstanbul Trafik Vakfı İktisadi İşletmesi” içinde 14 ilçenin Polis Hizmetleri Derneği yer alıyor. Dernekler de yasal mevzuatı aşmak için Polis Hizmetleri Derneği İktisadi İşletmesi oluşturmuş. Hasılat paylaşımı Çekiciler İşletmesi bünyesinde ayrıca iki özel şirket de yer alıyor.

Bir aracın trafik polisi onayı olmadan çekilmesi yasal değil. Ona da kendilerince formüller bulunmuş. Polis eşliğinde yapılıyor. Saadet zinciri gibi. Trafik Vakfı İktisadi İşletmesi, Mecidiyeköy Vergi Dairesi’nde çeşitli yıllarda yayınlanan vergi rekortmen listesinde ilk 10 arasında yer alıyor. Personele yol, yemek, erzak, yakacak yardımı ödenen maaşın dörtte birinde fazla. Ayrıca yine personele 3 ayda bir ikramiye ödeniyor.

Merak ettim, FETÖ unsurları buralarda mevcut mudur? Çünkü onlar paranın olduğu her yerde bugüne kadar var olmuşlardır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu durumu inceletmesini çok isterdim.

Selam ve dua ile…