Gâvurca: Dünya vatandaşlığı

Türkçesi: Köksüzlük, paryalığı peşinen kabul…

Kendisini tanımlarken, böylesine ağır bir aşağılık kompleksine başvuran insanlar topluluğu türedi modern zamanlarda. Nerelisin diye sorulunca “ben dünya vatandaşıyım” diyorlar. Gönüllü köleliği kabul ediyorum diyorlar yani. Dolaşım hakkı olmayan, vizesi hatta pasaportu bile olmayan; yaşadığı toprağı, evini, annesini beğenmeyen bir güruh.

Elini uzatmış, “beni kurtarın buradan, sizin köleniz olmaya razıyım” diye yalvaran bir anlayış. Gavur, “dünya vatandaşı” kavramını pazarlarken alttan alta azgınlığı da körüklüyor. “Oralar güzel değil, bizim buralarda rahatça kölelik yapabilirsin diyor.” Bizim dilimizde bunun adı, elindekini hor görmek; beslendiği kaynakların ümüğünü sıkıp yok etmek; yediği kaba pislemektir.

Dünya vatandaşlığı, “ben her türlü farklı inanç ve kültüre eşit mesafedeyim.” naifliğiyle aklanmaya çalışılsa da aslında körpe dimağları ifsat eden bir akıl bulandırma oyunu. Kökü de kökeni de gavurcadır. Her türlü inanca eşit mesafede olmak ne demek? Bağım yok, köküm yok, kırmızı çizgim yok. Al beni savur demek.

Dünya vatandaşı olmak “hep vermeye”, “evet efendim, peki efendim” demeye peşinen gönüllü olmak, maça on-sıfır geride başlamak demektir. Kök salmamış ideolojilerin kolayca savrulması için benzersiz bir zemin, ahlakın çerçevesini parçalamak, ar perdesini yırtmak için bulunmaz bir sebeptir. Allah (c.c.) çoluğumuzu çocuğumuzu korusun…