24 Ocak akşamı merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan bir depremle sarsıldık. Devlet ve millet olarak yeni bir imtihanla karşı karşıyaydık. Depremde 41 canımızı kaybettik, yüzlerce yaralı hastanelerde tedavi ediliyor. Şimdi depremin yaralarını sarma zamanı.

Devlet ve millet olarak bir kez daha kenetlendik. Her zor zamanda olduğu gibi devlet “devlet” olmanın, millet “millet” olmanın tüm gereklerini yerine getirdi!

Devletin samimi, hızlı ve güçlü çalışmalarını gören halk acısını unutup “devletine sarılıp” teselli oluyor…

Bu birlik, beraberlik, dayanışma ve kucaklaşma görüntülerine tahammül edemeyenler de oldu. Ama bir elin parmağını geçmeyen bu güruhu fazla gündemde tutmaya gerek yok.

Biz yaşadığımız acılara merhem olanları, acımıza ortak olanları anlatalım. Acımıza tuz basanları bir kenara not edelim ama istedikleri şovu yapmalarına izin vermeyelim…

ESKİ TÜRKİYE YENİDEN İNŞA EDİLİYOR

Türkiye, 80 yıllık ihmal ve umursamazlığın biriktirdiği sorunları hızla halletmek ve yeni bir düzen inşa etmek için çalışıyor. Yapılan şey hiç de kolay değil. Yüzyıllık birikmiş, kangren olmuş sorunları 10-15 yıllık çalışmayla çözmek mümkün değil.

Siz bu sorunları halletmeye çalışırken bir de içeriden ve dışarıdan saldırıya uğruyorsanız işiniz hiç de kolay değildir.

Deprem gibi doğal afetlerde en riskli binalar maalesef “kamu binaları”. 30/40 yıllık binalar depreme dayanıksız ve yenilenmeleri gerekiyor. Ancak hükümet olarak bu değişimi başlattığınız anda muhalefet partileri “devletin paraları betona harcanıyor” diye saldırıya geçiyorlar.

“Deprem paralarıyla yol yapılmış” eleştirisinde bulunan muhalefet temsilcileri, o duble yolları kullanıp çok hızlı ve rahat bir yolculukla afet bölgesine ulaştıklarını görmek istemiyorlar.

“Depremde hastane yıkıldı” yalanını söyleyen muhalefet partisi milletvekili, diğer taraftan hükümetin “kale gibi sağlam” şehir hastaneleri yapmasına karşı çıkıyor…

17 yıldır Türkiye’yi yöneten AK Parti hükümetleri, eski Türkiye’nin fiziki çürümüşlüğünü değil aynı zamanda ruhi köhneliğini de yeniden inşa ediyor. Bunun kolay olmadığını biliyoruz. Ancak bu değişimin devam etmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a desteğin devam etmesi hayati öneme sahip!

DEPREM BÖLGESİNE ULAŞAMAYAN DEVLETTEN BUGÜNLERE

1999 Düzce depreminde devlet ve hükümet deprem bölgesine günlerce ulaşamadı. Türkiye’nin 21 yılda aldığı yol inanılmaz. Partizanlığın gözlerini kör ettikleri hariç tüm halkımız bunun farkında…

Siyasi görüşü ne olursa olsun yardım kampanyası başlatan kurumlar, sivil toplum örgütleri, spor ve sanat dünyasında isimlerin çabaları da devletin bu samimiyetine gösterilen desteğin bir tezahürü aslında.

AFAD, Kızılay, İHH gibi artık uluslararası yardım organizasyonlarına imza atan sivil toplum kuruluşlarımız her türlü övgü ve desteği hak ediyor. Belediyeler ve sivil toplum örgütleri deprem bölgesinde halka hizmet ulaştırmak için birbirleriyle yarışıyorlar.

Bir afetin altından daha devlet ve millet olarak alnımızın akıyla çıktık…

Cennet vatanımızın güzel insanı, kahramanı çoktur. Çirkin ve kötü insanı azdır. Ülkemizin sorunu şu ki; az olanların sesi, çok olanların sesinden daha çok ve daha gür çıkıyor!