Abdüllatif Şener,

Erdoğan’ın en eski yol arkadaşlarındandı. Abdullah Gül ve Erdoğan hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yapmıştı. Eski çizgisinde olmadığını iddia ettiği partiden ayrıldıktan sonra, ömrü boyunca kendisine hakaretler edip, iftiralar atan Halk TV’de Ulusal Kanal’da canlı yayınlara çıkıyor. Erdoğan’a en azılı düşmanlarının atmadığı iftiraları, “Eski AKP Kurucusu” kimliğiyle atıyor.

Bülent Arınç,

AK Parti’den ağır toplarından, her dönem bir şekilde adından söz ettiren ismi. TBMM Başkanlığı yaptı, yıllarca başbakan yardımcılığını yürüttü, AK Parti’nin her zaman demirbaşlarından oldu ama o, AK Parti’nin ona ihtiyacı olduğundan aynı özveriyi gösteremedi. 17 – 25 Aralık Operasyonları, çıkan dublajlı kasetler, atılan iftiralar ve daha nicelerinden sonra bile FETÖ’nün terör örgütü olduğunu anlayamayan, arasına mesafe koymayı bırak ilişkisini devam ettiren Arınç, ancak 15 Temmuz’dan sonra “FETÖ’nün eli kanlı bir örgüt olduğunu anladım, daha önce duysam inanmazdım” diyebildi. Melih Gökçek’le girdiği boş tartışmalarla da kasti olarak AK Parti’ye zarar verdi. Muhalefete aromalı sakız ikram etti yıllarca çiğnesin diye.

Abdullah Gül,

Erdoğan’ın kardeşten de öte gördüğü bir isim oldu her zaman için. Başbakanlık’tan, Cumhurbaşkanlığı’na kadar yapmış bir isim. 16 Nisan’da ülkenin kaderini belirleyecek referandum yaptık, eski bir AK Partili Cumhurbaşkanı olarak bir kez bile açıklama yapmadı. Ayrılıkçı kanadın her zaman “bizden” diye saydığı kişi oldu. Kendisi konuşmasa da eşinin ve danışmanlarının AK Parti içerisine nifak tohumları ekmesine engel olmadı. Şimdi hiçbir AK Parti programına katılmıyor, onu Başbakan, Cumhurbaşkanı yapan partiyle olan bağını kesti.

Ahmet Davutoğlu,

AK Parti hükümetleri döneminde Dış İşleri Bakanlığı ve Başbakanlık yaptı. O da Abdullah Gül gibi, referandumun sessizlerindendi. Konya’da 16 Nisan öncesi düzenlenen mitinge çıktı ama tam bir “Evet deyin” bile diyemedi. Başbakan olduktan sonra Kılıçdaroğlu’nun CHP’de yaptığına benzer parti içerisindeki Erdoğancıları tasfiye edip, kendi ekibini göreve getirmeye çalıştığı iddia edildi.

Recep Altepe,

Erdoğan’ın asker arkadaşı, yıllardır aynı davaya hizmet ettiği bir isim. İstifası istendiğinde önce “Görevimin başındayım” diye rest çekti, sonra da dayanamayıp istifa etti. İstifa eder etmez de yıllardır kanlı bıçaklı olduğu Cumhuriyet Gazetesi’ne koşup “Ankara’ya çağırdılar, gitmedim” diye açıklama yaptı. Güya, istifasının öcünü aldı.

Ve son olarak Ahmet Edip Uğur,

AK Parti sayesinde 4 dönem milletvekili seçildi. Genel Başkan Yardımcılığı da yaptıktan sonra Balıkesir Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi ve AK Partililer’in oylarıyla seçildi. İstifa haberini kameralar karşısında ağlayarak verdi. E alıştı tabii siyah deri koltukta oturup, yıllardır “emir” vermeye, başkanlığı bırakmak zor geldi. Başkanlıkla birlikte AK Parti’yi de bıraktığını söyleyip “ailemi tehdit ediyorlar” diyerek iftira bile attı. O da Bursalı yol arkadaşı (!) gibi yıllardır kanlı bıçaklı olduğu gazeteye koştu, Sözcü’den halka seslendi. Muhtemelen 2019’da İyi Parti’ye koşar “Beni aday gösterin” diye.

Ağaca ‘Niye ağlarsın?’ demişlerde, ‘Ben baltanın beni kestiğine değil de, sapının benden olduğuna yanıyorum’ demiş.”

Kendini bilmezin birisi “diktatör faşist” demiş, öteki şunu demiş, beriki bunu söylemiş hikâye. Mağazada camekân mankeni kadar işlevi olmayanlar, Erdoğan olmasa adı bile hatırlanmayacak olanlar, AK Parti sayesinde bir yerlere gelip, makam mevki sahibi olduktan sonra şimdi istifası istenince kendilerince muhalefet yapıyorlar, düşmanla bir oluyorlar ya bir o gider zorumuza.