Temmuz ayında bir hainin kendini “kahraman” gösterme cabasıyla, Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya giderken üzerinde “Hero” yazılı tişört giymesiyle gündeme gelmişti FETÖ’cülerin tek tip kıyafet giymesi. Kasım ayının ortasına geldik, 4 aydan beri onlarca FETÖ davası görüldü ama hala kıyafetler bir türlü milletin üzerinde görmek istediği kişilerde değil.

Bizim mahallenin köşesindeki terziye verilse şimdiye teslim etmişti ama nedense 4 ayda 50 Bin badem kurusu rengi tek tip mahkûm elbisesi dikilemedi. Tamam, anlıyorum devletin bürokrasisi kaplumbağa gibi işler, her iş zamanı geçtikten sonra olur ama artık bu devlet geleneğinin de değişmesi lazım değil mi? Hele ki, tüm Türkiye’nin gözü önünde görülen böyle bir davada, şahsiyet yoksunu insanların bırakın algı operasyonu yapıp, kendisini “kahraman” gibi gösterme çabalarını, üzerlerinde normal insanlar gibi elbise giyip, şahsiyet kazanması bile milletin zoruna gidiyor.

Bir vatandaş olarak, badem kurusu rengi tek tip mahkûm kıyafetlerini, bir an evvel FETÖ mahkûmlarının üzerinde görmek istiyorum. 15 Temmuz’da ülkemi hainlere karşı savunan her Türk halkı gibi bu benim hakkım.

Son 15 gündür, işi gücü bıraktık hem sosyal medyada hem de ana akın medyada cam filmini konuşuyoruz. Yağmur anında sokağa çıkan şemsiyeciler gibi, her köşe başı cam filmi sökücülerle doldu bir anda. Her şeye rağmen söktürmemekte ısrar edenler ve bunu protesto edenler, reisten olaya el atmasını bekleyenler, bunun yüzünden ceza yiyenler veya ceza yememek için anında söktürenler derken bir anda tüm ülkenin gündemi cam filmi oldu.

Sonra Erdoğan çıktı, “Bunu düzeltin” dedi bir anda tartışma bitti. Aynısı ÖTV’de de olmuştu, herkes iki hafta boyunca devletin halkın cebindeki parayı almasından tut da, ekonomik krizlerden dolayı böyle yapıldığına kadar her şey dillendirildikten sonra yine Cumhurbaşkanı Erdoğan olaya el atmış, ÖTV makul bir seviyeye indirilmişti.

Bu iki olay üst üste denk gelince benim aklıma iki ihtimal geldi. Ya birileri “Surda ne gedik açarsak kâr” deyip kasti olarak suni gündemler oluşturup AK Parti hükümetini zora sokacak adımlar atıyor ya da devlet kadrolarında karar verici veya bir altındaki kişiler halkın hassasiyetlerini, önceliklerini, tepkilerini ve tavırlarını hiç hesaba katmadan karar verecek kadar işinin ehli olmayan insanlarla dolu.

Evet, devletin ve halkın güvenliği cam filminden çok çok önemlidir ama bir şeyin oluru varsa da halka onu dayatmak düpedüz keyfi harekettir. Eğer Cumhurbaşkanı çıkıp “düzeltin” dediğinde yarım saat içinde sorun çözülüyorsa o zaman kimse kusura bakmasın bu yasağı getirenler “aman yasaklayalım, kim uğraşacak bunla” deyip sonuçlarını düşünmeden hareket etmişler.

İslam hayatın her alanında çözüm üreten bir dindir. Bakın Peygamber Efendimiz (SAV) devlet yönetimi içinde kullanılabilecek çok güzel bir öğüt vermiş asırlar evvel: “Kolaylaştırınız, Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!”

Yine bir vatandaş olarak devlet ve hükümet yetkililerinden ricam bir karar alırken halkta bulacağı karşılığı “zor olacak” ama biraz empati yaparak, düşünüp karar vermeleridir. Eğer bir işin oluru varsa halk için en uygun olanı bulup, uygulamaktır. Bu sayede hem boş ve gereksiz gündemlerle zaman harcamamış oluruz hem de halkın gönlündeki AK Parti sevdasına halel getirmemiş olursunuz.