Butik bir tarzda gastronomik yöresel ürün üreten ve satanları burada yazmak bana manevi bir haz veriyor. Nedeniyse endüstriyelleşme sanki lezzeti kaçırıyor gibi. Katkı maddesi koymayıp kalitesini koruyan büyük markaları tenzih ederek söylüyorum.

Kendi bahçesinde ürettiği ürünlerle evinin mutfağında üretim yapan, küçük bir atölyede veya dükkânda o yörenin ürünlerini yapan ve satanlara değer verin demek istiyorum. Bugün bu tür yöresel ürün üreten ve satan 4 değerli firmayı yazdım. İlki Van ilinden yöresel ürün satan Müezzinoğlu Gıda. İkincisi Kahramanmaraş’ın yöresel çöreğini marka haline getiren Alfi Çörek. Üçüncüsü İstanbul’da ama Anadolu’nun birçok yerinden yerel ürünleri portföyünde bulunduran Forte Gourmet ve son olarak da İzmir Beydağ ilçesinde kuru incir üreticisi Adem Kırlı Bey.

Müezzinoğlu Gıda

 

1979 Hakkâri doğumlu İbrahim Müezzinoğlu babasının kurmuş olduğu gıda şirketini büyüterek Van’da bölgenin yöresel ürünlerini satan ”Balcı İbo” adıyla meşhur bir marka haline getiriyor.

Küçük yaşlarda komutanlara bal satıyor

İlköğretim ve liseyi Hakkâri’de tamamlayan evli ve 3 çocuk babası İbrahim Bey, Hakkâri’nin sayılı ailelerinden Ertuş’lu olduğunu ve babasının Adalet bakanlığından emekli olduğunu söylüyor. Çocuk yaşlarda 1987 yılında Hakkâri Dağgöl Mahallesi’nde babasının açtığı Müezzinoğlu Gıda’da işe başlayan İbrahim Bey, babasının o dönem temin ettiği bölgenin kaliteli ballarını bakın nasıl satıyor. “Bu ballar mevcut yöre halkına pahalı geliyordu. Ben de bu balları poşetlere koyarak Hakkâri’de 10 km uzaklıktaki Dağ ve Komando Tugayı’na götürüp orada kapıda komutanlara satıyordum. “diyen İbrahim Bey 2010 yılında ise firmayı Hakkâri’den Van’da Kültür Merkezi İnkılap Sokak’a taşıyor.

Hakkâri Balı

Florası ve endemik bitki örtüsü ile Hakkâri’nin dünyada eşine pek rastlanılmayan bir bölge olduğunu ifade eden İbrahim Bey, “Hakkâri balı, işte bu bitkilerin özellikle Geven ve Yaban kekiğinin bol olduğu 3000 ile 3500 rakımlı yaylalardan elde ediliyor. Van 100. Yıl Üniversitesi’nden Mehmet Fırat’ın bir makalesinde, “Tüm Avrupa’da 12.500, tüm Britanya’da 2 bin bitki türü varken sadece Hakkâri’de 3.000 bitki türü var. Bu bitkilerin %80’i sadece Hakkâri’ye hastır. Hakkâri balı sadece bal değil aynı zamanda bir nevi antibiyotik ve ilaçtır.” diye belirtiyor. Hakkâri’nin bu yaylalarına çok talep olduğunu özellikle ilkbahar aylarında Ordu, Gümüşhane ve Artvin gibi kentlerden birçok arıcı geldiğini belirten İbrahim Bey, babasının öğüdü üzerine kendi ve çocuklarının yemediği hiçbir şeyi satmıyor.

Alfi Çörek

 

2018 yılında coğrafi işaret tescili alınan Maraş’ın yöresel ürünü çöreği üreten Alfi Çörek firmasının 2. kuşağı Fehmi Büyükdereli üniversiteyi bitirip memleketine dönerek babasının kurduğu işin başına geçiyor.

Gastronomik bir ürün “Maraş çöreği”

Fehmi Büyükdereli, kendisine işin teslim edilmesiyle birlikte öncelikle Maraş çöreğinin üzerine yoğunlaşıyor. 1998 yılında babasının Trabzon Caddesi’nde kurduğu işletme o yıllarda sadece yumuşak çörek ve tarhana yapıyormuş. Maraş çöreğinin çok lezzetli, doyurucu, doğal ve katkısız olmasına rağmen 3-4 ay dayanma ömrü olması bunu çok değerli gastronomik bir ürün haline getiriyor. Bunun üzerine Fehmi Bey, hemen çörek konusuna ağırlık veriyor. Fıstıklı, fındıklı, acılı, cevizli, üzümlü, tahinli derken bunların tuzlusu ve şekerlisini de üreterek 5 ayrı ana çörek grubunda tüm ürünleri topluyor. Tüm bu 5 grubun içinde de toplam 25 çeşit ürün bulunuyor.

Maraş çöreğini tüm Türkiye’ye tanıtıyor

Ürün gruplarını oluşturduktan sonra pazarlamaya da ağırlık veren Fehmi Büyükdereli, ülkemizin çeşitli bölgelerinde gıda ve Turizm fuarları vb. organizasyonlarda yer alarak Maraş Çöreğini tüm Türkiye’ye tanıtma gayreti içine giriyor. Son dönemde de çörekleri ve Maraş’ın meşhur ev kurabiyesini daha küçük atıştırmalık boyutunda üreterek gıdaya temasta ödüllü yeni ambalajlarında kırılmadan ve koruyuculuğu daha iyi paketlerde müşterilere ulaştırmanın gururunu yaşıyor. Fehmi Bey’in gayretleri sonucu bugün artık ülkemizin dört bir yanında Maraş çöreğine ulaşabilmek mümkün görünüyor. Hedeflerini ise “bizim için öncelik helal sertifikalı un, yağ vs. ürünlerle katkı maddesi kullanmadan ürettiğimiz çöreklerin doğallığı bozulmadan herkese ulaşmasını istiyoruz” demektedir.

Forte Gourmet

 

“Doğal Lezzetin Adı” sloganıyla yola çıkan Forte Gourmet, Hakan Aydın tarafından 2020 yılında kuruluyor. Daha sonra 2018 yılında kurulan Forte Blend kahve ile birlikte, Forte Kent Gıda AŞ çatısı altında birleştirilerek tüm kahve sever ve Horeca zincirine hizmet vermeye başlıyor.

Kaliteli bir kahve ve doğal ürünler

Forte Blend kahve, dünyanın dört bir yanından kaliteli kahve çekirdeklerini alarak en ideal harmanları hazırlar ve üstün kavurma ve öğütme teknikleriyle mükemmel aromaları ortaya çıkarır. Forte Gourmet markası ise ülkenin dört bir yanından, mevsiminde ve en kaliteli mahsulleri kendi markası altında toplayıp tüketiciyle buluşturuyor. Satışını yaptığı zeytinyağı, zeytin, salça, baharatlar ve tüm ürünlerinde doğallığı ve lezzeti hedef alıyor. Endüstriyel bir işletme olmadıklarını belirten Forte Gourmet Genel Müdürü Şenay Savaç Hanım, en iyi kalite ve en doğal ürünleri çiftçiden direk alarak müşterilerine sunduklarını ve her bir ürünü titizlikle seçtiklerini, bulunduğu bölgenin doğal ortamından alıp, hijyenik koşullarda paketleyerek kaliteli ve güvenli bir şekilde sofralara ulaştırdıklarını belirtiyor.

Direkt üreticiden tüketiciye

Sağlıklı gıdanın sağlıklı bireyler oluşturduğunu savunan marka, ürünün toplanma şeklinden, iklimine, toprağın mineral bakımından zenginliğine, olgunluk derecesine hatta toplandıktan sonra ki bekleme süresine kadar olan sürecin büyük önem taşıdığını biliyor. Dolayısıyla Deneyimli ve uzmanlaşmış eller tarafından üretilip sofralara ulaştırılan bir ürün gamı vadediyor. En önemlisi de Forte Gourmet sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin değerlerini içeren zeytinyağı, zengin bakliyat ve baharat çeşitlerini üreticiden, katkısız direkt sofralara sunuyor.

Beydağ yayla inciri

 

İzmir’in inciri ile ünlü ilçesi Beydağ Yeşiltepe köyünde yerel bir üretici olan Adem Kırlı Bey, kendi bahçesinde hiçbir koruyucu ve tarım ilacı kullanmadan tamamen doğal olarak ürettiği ürünleri Instagram üzerinden oluşturduğu @dogalistbeydag hesabında satmaya çalışıyor.

İnciri lezzetli Beydağ

Beydağ, İzmir’in bir ilçesi olup Küçük Menderes havzasında, Aydın Dağlarının eteklerinde kurulmuş eski ve toplu bir yerleşim merkezidir. Kuzeybatısında Ödemiş, Kuzeydoğusunda ise Kiraz ilçesi bulunuyor. Beydağ, Aydın ili ve Nazilli ilçesine yakın olması dolayısıyla burada nefaseti yüksek bir dağ inciri yetişiyor.

Kalitesi yüksek bir zeytinyağı

1970’lerden beri Beydağ Yeşiltepe köyünde incir ve zeytinyağı üretimi yapan Kırlı ailesinin son kuşak temsilcisi Adem Kırlı Bey, satışını yaptığı tüm ürünlerin tamamen bu bölgede yetiştiğini söylüyor. Kurutulmuş ürünlerden başta incir olmak üzere kestane, cennet hurması, dut kurusu, kuru üzüm, ıhlamur, kuru bakliyattan börülce, yerli nohut, kuru fasulye, reçel, bal, arısütü, ve zeytinyağı gibi geniş bir ürün yelpazesine sahip olan Adem Bey, tüm ürünlerde doğallığı ön planda tutuyor ve buna çok önem veriyor. Özellikle kendi köyünde ekili ağaçların zeytinlerinden bölgenin en büyük Zeytinyağı fabrikasında soğuk sıkım zeytinyağı elde eden Adem Bey, zeytinyağının asit derecesini ise 0,3 ile 0,5 arasında olduğunu söylüyor. Ayrıca ürettiği dağ incirinin özellikle dalında kurutulduğunu ve bunlardan müşterilere özel seçilenlerin gönderildiğini belirtiyor.