İstanbul, büyük bir depremi çok şükür can kaybı olmadan atlattı. 1999 depreminden bugüne kadar geçen 26 yılda devlet, millet ve şehri yönetenlerin neler yaptığı konusunda bir muhasebe yapmamız ve belki de son uyarı olarak gerekli tedbirleri almamız için uyarıldık.

1994’den 2019’a kadar 25 yıl AK Partili belediye başkanları (1994-2004 arası Refah ve Fazilet partileri) İstanbul’u yönetti. Bu dönemde İstanbul’da 950 bin depreme dayanıklı konut yapıldı; bu da yılda 40 bin konut demektir.

AK Parti hükûmeti, Yarısı Bizden kampanyasıyla 350 bin konutu daha dönüştürmeyi hedefliyor. Bu kampanyayla 21 bin konut dönüştürülmüş, 41 bin konut ve iş yerinin inşaatı da devam etmektedir.

Hükûmetin kentsel dönüşüm projeleri devam ederken İstanbul’u yöneten CHP’li belediyeler de boş durmamışlar. Onlar da kentsel dönüşüm yapacaklarına, hükûmetin yürüttüğü projelere karşı 43 dava açarak bu projeleri durdurmaya çalışmışlar.

CHP’nin Hatay’da mahkemeye başvurarak durdurduğu kentsel dönüşümün faturasını 6 Şubat depreminde on binlerce canla ödedik.

AK Parti’nin yılda 40 bin konut dönüştürmesini az bularak seçimi kazanması hâlinde yılda 100 bin konut yapacağını söyleyen İmamoğlu, seçimi kazandıktan sonra 5 yılda sadece 9 bin 535 konut yaptı.

Birinci döneminde “İstanbul’un deprem sorununu 5 yılda çözerim.” diyen İmamoğlu, ikinci seçimde bu sözünü yerine getirmediğini hatırlatan gazeteciye; “İstanbul’un sorunları 100 yılda çözülmez.” diyerek işin içinden çıkmıştır.  

Depreme karşı çözüm için hiçbir şey yapmayan İmamoğlu, 16 milyon İstanbullunun canını hiçe sayarak belediye bütçesini reklam ve konserlere akıtmıştır. İmamoğlu’nun reklam ve konserlere ayırdığı bütçe kentsel dönüşüme ayırdığı bütçeden 4 kat daha fazladır.

Yani CHP ve İmamoğlu; “İstanbul’da çok şiddetli bir deprem olacak. İstanbul’da 1,5 milyon depreme dayanıksız bina var.” diyen bilim adamlarına kulaklarını tıkayıp reklam ve konserlere milyarlarca lira harcamışlar.

Bilim adamları “yönettiğiniz” şehri bekleyen şiddetli bir depremin olacağını, bu depremin şehri yerle bir edeceğini, 1,5 milyon binanın yıkılabileceğini, yüz binlerce insanın ölebileceğini söylüyorken; siz en ufak bir tedbir almıyorsanız bunların olmasını istiyorsunuz demektir! 

CHP, iyi biliyor ki İstanbul yıkılırsa Türkiye yıkılır. İstanbul yıkılırsa Türkiye 50 yıl geriye gider. İstanbul’un güvenliği, İstanbul depreminin en az hasarla atlatılması Türkiye için hayati bir konudur.

Cumhurbaşkanımızın, “Gelin, bu işi siyaset üstünde tutalım. Depreme karşı el ele verelim.” çağrısına destek vermeyen Özgür Özel, İmamoğlu’nu kurtarmanın derdine düşmüş durumda. Özel için İmamoğlu’nu kurtarmak 16 milyon İstanbulluyu kurtarmaktan daha önemli.

Sokak terörüyle, yerli ve millî markaları boykot ederek Türkiye’ye verdikleri milyarlarca dolar zararla övünen CHP, anlayacağınız İstanbul’un depremle yıkılmasını bekliyor. Özgür Özel ve İmamoğlu, olası bir depremde devletin ve hükûmetin aciz kalmasını sağlayarak iktidara gelmeyi hayal ediyorlardı. Kılıçdaroğlu’nun 6 Şubat depremlerinde yerle bir olan şehirlerde enkazların üzerine çıkıp devlete ve hükûmete nasıl saldırdığını hatırlıyorsunuz değil mi?

Otellerde kameraları kapattırıp tahminen içinde milyon dolarların olduğu bavullarla gezen İmamoğlu, İstanbul’un depremde yıkılmasının kendisine cumhurbaşkanlığına giden yolu açacağını düşünüyordu. İstanbul’a tek bir çivi çakmamasının sebebi budur. Ama 16 milyon İstanbullunun yenen hakkı kâbusu oldu.

İmamoğlu’nun hayali Ankara ve Külliye iken gerçekler Silivri Cezaevi olarak karşısına çıktı!