Aykut Kocaman kendi prensiplerinden vazgeçmeyen bir hoca; saygı duyulması gerek. Antalya maçının ne denli önemli olduğu bilinciyle üst düzey mücadele eden, koşan, yardımlaşan bir takım izledik. Çok mu iyi oynadılar, tabii ki hayır; ama savaştılar, zaten iyi futbol beklemek haksızlık olurdu. Bu tarz maçları iyi bilen biri olarak bu benim şahsi kanaatim. Bu yarışta tutunmak için; bu ve buna benzer maçları çok göreceğiz. Tabii ki ilerisi maçlarda bu mücadelesine futbolun güzelliklerini de katması adına birtakım yenilikler yapması gerekecek Kocaman’ın. Bazı futbolcu karakterleri vardır bir maçta iyi, diğer maçında vasatın altına düşen. Mesela; Nabil Dirar ve İsmail Köybaşı bu tip oyunculardır.

Geçen haftaki Sivasspor maçı sonrasındaki yazımda belirtiğim gibi Valbuena’ya bu oyun şablonunu şırınga etmesi lazım Aykut Hoca’nın. Dirar’ı kulübeye çekerek Valbuena’ya şans vermesi mücadeleci futbola görsel güzellik de katacaktır. Bu anlayış risk getirebilir evet; ama zaten futbol da risk oyunudur. Ara transfer döneminde bir-iki tane kaliteli oyuncu alınırsa ki yarışı sonuna kadar kovalamak adına, bu zorunlu görünüyor işte; o zaman skoru koruyan değil artıran bir Fenerbahçe görebiliriz. Takım içinde Janssen kiralık olmasına rağmen bu takımın en iyisi; helal olsun. Volkan Demirel bu takımın kaptanı ve güven kapısı. Mehmet Topal ve Josef orta alanın emniyeti konumunda. Giuliano’dan fayda sağlanmak isteniyorsa onu santrafor arkası serbest oynatacaksınız, bunu Antalya’ya attığı golde de gösterdi.

Artık taraftarlar da inanmalı ve takımının maçlarına gelerek sahip çıkmalı. Çünkü önlerinde çok zorlu geçecek bir Kasımpaşa maçı var. Bugüne kadar iyi günde kötü günde felsefesiyle takıma sahip çıkma adına maçlara koşan Fenerbahçe taraftarının…

Sen varsan her şey güzel… Sen varsan futbolun anlamı güzel… Sen varsan ligin anlamı güzel…

Sen varsan yaşanan heyecan güzel… Sen varsan kalbin atan ritmi güzel… Senin dönüşün güzel…

Kısacası “Her şey seninle güzel” serzenişi gerçekten her şeyden de güzel.

Allah’a emanet olun…