1 Eylül 1908 günü Sultan II. Abdulhamit, törenle 1464 km’lik Hicaz demiryolunu törenle açıyor. Yüzlerce yolcu Şam Tren İstasyonunda Medine’ye gitmek üzere bekliyor. Daha sonra haftada üç gün yapılan seferlerle binlerce yolcu hac ve umre için Medine’ye gidiyor.

Mekke ve Cidde arasına hatta Yemen’e gidecek yol planlanıyor. Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla devamı getirilemiyor. Maalesef kader ağlarını örüyor... Yaklaşık 100 yıldan fazla bir zamandır hac ve umreye gitmek için Şam istasyonuna gidemedik. Gitseniz de istasyon var ama ray yok, tren yok, gidecek yolcu yok...

28 Ağustos Perşembe 2025 saat 10: 00 Şam Tren İstasyonundayım, Medine’ye gidecek treni bekliyorum. Ne korna sesi ne kondöktür düdüğü ne de cuf cuf sesleri geliyor... Tarihi yapının önünde o günlerden kalma bir şimendifer vagonlarını ve yolcularını bekliyor. Etrafa bakıyorum, elinde tahta sandıklar ve bohçalarla bekleyen kimseler de yok. Acaba yanlış istasyonda mıyım diye içeri giriyorum. Ahşap işlemeli, yeşil, mavi ve kırmızı vitraylı pencerelerden süzen ışık ortamı loş bir havaya büründürmüş. Ortalıkta bir kaç insandan başka kimsecikler yok. Yoksa geç kalıp treni mi kaçırdım diye içimden geçiriyorum...

Sonra birine soruyorum “Burası Şam İstasyonu mu?”, “Evet” diye cevap alıyorum. Konuşan şahıs: “Biz burada Suriye Televizyonu için belgesel çekiyoruz”diyince kendime geliyorum. İlk yolcuların gidişinin üzeriden 117 yıl geçmiş...

Hicaz Demiryolu Şam İstasyonu’nun yapımına 1900 yılında başlanmış. Medine varıncaya kadar çok sayıda istasyon yapılmış. Şam istasyonu şehrin merkezinde tarihi bir bina olarak varlığını koruyor. İçeride çok sayıda idari mektep de yapılmış. Bir kaç odada Hicaz Demiryolunun yapım aşamalarının fotoğrafları sergileniyor. Medine İstasyonu 1908 yılında bitmiş. Yıllarca bu istasyondan hacı adayları, tüccarlar, hayvanlar ve eşyalar taşınmış. Demiryolunun yapılması devletin zor zamanında hiç de kolay olmamış.

Osmanlı Devleti, ekonomik olarak zor zamanlarında Hicaz Demiryolu gibi büyük bir projeyi hayata geçirmiş. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren konuşulan projeyi hayata geçirmek Sultan II. Abdülhamit’e nasip olmuş. Yaklaşık 1500 km ray döşenmiş, Şam, Medine’ye bağlanmış. Bu proje o zaman yaklaşık devlet bütçesinin beşte birine tekabül ediyormuş. Devlet altından kalkamayacağını anlayınca yardım kampanyası düzenlemiş. Başta Sultan II. Abdulhamit 50. 000 akçe bağış yapmış. Daha sonra G. Afrika, Hindistan, İran, Buhara, Cezayir ve Tunus gibi dünyanın birçok yerinden yardımlar geliyor. Bu yardımlar bütçenin üçte birini karşılıyor.

Bugün ihtiyacını çok hissettiğimiz ümmet birliği Hicaz Demiryolu ile sağlanmış. Keşke bu yol yeniden ihya edilse de İstanbul’dan bineceğim trenle Mekke’ye, Medine’ye varsak. Neden olmasın, ya nasip...

Şam’da Osmanlı döneminden kalma o kadar çok eser var ki onları çıkarırsak Şam tarihi açıdan öksüz kalır. Ama bir önemli şahsı anarak yazıyı bitirelim. Sultan Vahdettin Han’ın mezarını ziyaret etme imkânı da buldum. Sultan Mehmet Vahdettin, 16 Mayıs 1926 günü İtalya’nın San Remo şehrinde 65 yaşında vefat etti. Naaşı 2 sonra Şam’da bulunan Süleymaniye Külliyesi Haziresine defnedilmiş. Burada çok sayıda hanedan mensubunun da mezarı bulunuyor. Allah rahmet eylesin.

Ecdat, İslam Medeniyeti’nin bütün müktesebatına sahip çıkmış. İnşa etmiş, ihya etmiş, insanlığın hizmetine sunmuş.