”Hakan buyurdu: Kanunlarıma uy… Vergini öde ve dostumu dost, düşmanımı düşmanın bil!..
Halk cevap verdi: Kanunlarına uyarım, adaleti sağlarsan… Vergimi öderim gümüşün ayarıyla oynamazsan… Dostunu dost, düşmanını düşman bilirim güvenliğimi sağlarsan…”
Türkler’in Müslüman olması ardından kaleme alınmış ilk yazılı eser olma özelliği taşıyan Kutadgu Bilig adlı şaheserinde Balasagunlu Yusuf Has Hacip, kutlu ve bahtiyar olmanın yollarını, kimilerine göre ise siyasi egemenlik kurmak için gereken hikmetli yöntemleri anlatır. Bu anlamda devlet-sulta ve halk-tebaa arasındaki ilişkilerin bir anlaşma, ya da mukavele esasında yürüdüğü fikrinin ne denli eski ve patentinin de bizim medeniyetimize ait olduğunu net bir şekilde ortaya koyan bir eserdir bu. Henüz ne Magna Carta ne de Makyavel vs. gibi sonradanların esamisinin okunmadığı dönemlerde halkı ve devleti mutlu kılacak kalıcı ve erdemli yönetişimin nasıl olması gerektiğini semboller üzerinden ve binlerce yıllık damıtım süzgecinden geçip İslam düşüncesiyle yoğrulduğu haliyle bizlere aktarır.
Ayrıca, geçen yaklaşık bin yıllık süre içerisinde devlet ve vatandaş ilişkilerinin öz bağlamda çok da değişmediğini anlıyoruz bu eser vesilesiyle.
Kanunlarına uyulmasını emreden devlet erkine halkın yanıtı çok açık: O halde yaptığın yasalar ve uygulamaları hiç bir şekilde hakkaniyetsizlik ve keyfiyet içermeyecek. Salt anlamıyla adaleti sağlayıp hukuksuzluk yapmazsan, biz de tabii ki bu kanunlara uyarız…
Tebaanın vergilerini aksatmadan ödemesini istiyor devlet. Peki ahali ne diyor: O halde enflasyona geçit verme! Zor şartlarda elde ettiğimiz kazançlarımızı değersiz kılıp elimizden alma ki, biz de gönül huzuruyla vergimizi ödeyelim…
Bitimsiz ve sinsi düşmanlıkların kol gezdiği bir dünyada devlet, halkından kendisine sadık kalmasını, bir tehdit ve savaş durumunda yanında yer almasını, mülkü ve yurdu korurken kendisiyle birlikte savaşmasını ferman buyuruyor.
Yurttaş da karşılık veriyor: Olur, tam da böyle yaparız ancak normal süreçte benim hayatımı emniyet içerisinde geçirmemi sağlayacak önlemleri al, gerekli organizasyonları kur. Herhangi bir şekilde tecavüze uğramamı engelle, yaşam güvenliğimi sağla…
1070’lerden bu yana devlet-vatandaş ilişki ve taleplerinin fazlaca değişmediğini görmek ilginç olduğu kadar da ibret verici…
Ancak, günümüzde hangi kesimden olursa olsun bazı siyaset yapıcıların Kutadgu Bilig gibi başyapıtları bir yana öteleyip, insan doğasının karanlık dehlizlerine yönelik ve güç kavgasında erdem, hikmet, irfan, yücelik vs. gibi ne kadar kavram varsa ayaklar altına alma iğvaları fısıldayan paçavraları kendilerine rehber edinmeleri de, son derece acıtıcı…
Selam ile…