Hatırlarsınız, Gül ve Davutoğlu ekibinden hâlâ etkili yerlerde bulunan bazı iş birlikçilerin sızdırdığı yalan yanlış bilgiler nedeniyle başını Kılıçdaroğlu’nun çektiği muhalifler, bir “128 milyar dolar nerede?” tezviratı ihdas etmişlerdi.

Baştan sona bir algı operasyonu olan bu dezenformasyon çalışması, İlhan Kesici gibi CHP’lilerin bile; ‘para bir yer kaybolmaz’ demesine rağmen istismarın dibini bulurcasına sündürülmüş de sündürülmüştü.

Bu aslı astarı olmayan sözde bilgi, rakamlarla çürütülmüş ve sonrasında da konu unutulmaya terkedilmişti.

 *

CHP’lilerin ve diğer muhaliflerin bu manipülasyonu unutulmaya terk edildi ama Kılıçdaroğlu’nun Amerika seyahatinde 8 saat ortadan kaybolduğu gerçeği, unutulacak ve göz ardı edilecek türden değil doğrusu. Zira orta yerde hayli ilginç bir gelişme ve bir gözlerden kaçırma operasyonu söz konusu.

 *

Belki de çok basit ve sıradan sayılabilecek bir hadise, bizzat kendileri tarafından büründürülen gizemli ve kuşkulu mahiyet nedeniyle, cevapsız bir bilmece gibi zihinleri meşgul edecek ve birbiri ardına sorular sorulmasına vesile teşkil edecek…

Öyle ya, uçakla gidilecek yere bileti yakıp otomobille gitmek, yetmezmiş gibi beraberinde götürdüğü gazetecileri bile atlatma gereği duymak, makul bir zihin için yeterince kuşkulu olmaz da ne olur?

 *

Kılıçdaroğlu, kendisine bu husus sorulduğunda; ‘TURKEN binası önünde açıklama yapmak için’ gibi hiçbir ciddiyeti olmayan bir gerekçe gösterdi ve devamında;

“Toplandık. ‘Hangi açıklamayı yapacağız’ diye sordular. Açıklamayı söyledim. ‘Tamam’ dediler. Kimsenin haberi olmaması lazım, normal çalışmanıza devam edin, havaalanına arkadaşları gönderin. Havaalanında ‘Genel Başkan başka yere gitti, yetişirse gelecek’ diye söyleyin dedim” diye cevap veriyor.

Şuna bakar mısınız? Allah aşkına!

Ancak casus filmlerinde yaşanabilecek gizemli bir operasyon içerisine giriyorlar, yalan atarak gazetecileri atlatıyorlar ve sonuçta topu topu bir binayı ziyaret edip dönüyorlar…

 *

Sahi, neden ‘kimsenin haberinin olmaması lazım’?

Neden asla gitmeyeceği bir yere; ‘yetişirse gelecek’ dedirterek aldatmaya tevessül ediyor?

Hepsinden önemlisi o kayıp 8 saatte ne oldu?

 *

Kılıçdaroğlu, çocukların bile ikna olmayacağı kandırmacalardan vaz geçip gerçeği söyleyinceye kadar bu soruyu soracağız tabii ki…

Hem de tıpkı onların ‘derin anlamlar’ yükleyip ‘128 milyar nerede?’ diye sordukları şekilde…

 *

8 saat nerede?

Bu soruyu benim açımdan anlamlı kılan çok şey var.

Mesela ben, Kılıçdaroğlu’nun aday edilmeyeceğini düşünenlerdenim.

Dikkat buyurun, aday olmayacağına değil, aday edilmeyeceğine vurgu yapıyorum.

Edilmeyecek; çünkü Türkiye’deki muhalefeti örgütleyeceğini ve açıkça destekleyeceğini söyleyen Joe Biden ve ekibinin ajandasında başka bir elemanın adı var.

Bunu en başından beri bilen Kılıçdaroğlu, son dönemlerde arkasına aldığını vehmettiği rüzgârın ne denli etkili olduğunu anlatabilmek maksadıyla ve bu meseleyle görevli sözde sivil unsurlarla görüşmek için Amerika’ya gitti.

Zira kendisine ‘icazeti’ verecek olan Amerika değil, bu meşkûk unsurlardır.

Onları ikna ederek Amerika’nın kanaatini değiştirebileceğini düşünüyor yahut böyle bir gelişmenin olabileceğini ümit ediyor.

 *

İşte bütün bu gizem ve aldatmaca numaraları hep bu yüzden…

Kim mi bu unsurlar?

Aslında cevabı herkes biliyor.

Güzergâha bakınca soru kendiliğinden cevabını buluyor zaten.

‘Hamburger yedik, fotoğraf çektik ve görüntü aldık’ gibi komik gerekçeler bu gerçeği perdelemek için üretilmiş ucuz argümanlardan başka bir şey değil…