Netanyahu başkanlığındaki İsrail hükümetinde yer alan aşırılık yanlısı tartışmalı isimlerin skandalları ve akıl dışı açıklamaları bitmek bilmiyor.

O isimlerden biri olan İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Paris ziyareti sırasında bir etkinlikte yaptığı konuşmada, “Filistin halkı” diye bir halkın olmadığını, Siyonizm ile mücadele ve İsrail topraklarında uydurma bir hak iddia etmek için Filistinliler diye sahte bir millet üretildiğini söyledi.

İsrail’in kurulmasından önce ailesinin Filistin topraklarına yerleştiğini ve kendisinin “gerçek Filistinli” olduğunu öne süren Smotrich, Filistinlilerin o coğrafyaya 19’uncu yüzyıldaki göç dalgasıyla geldiğini ve Yahudilerin Kutsal Kitap’taki kehanetlere göre topraklarına dönmesinden sonra bazı Arapların bundan hoşlanmadığını iddia etti.

Daha da ötesi, Smotrich’in konuştuğu kürsünün önünde Filistin’in ve Ürdün’ün tamamı ile Suriye’nin, Lübnan’ın ve Suudi Arabistan’ın bir bölümünü de içine alan “Büyük İsrail” haritası vardı.

İsrailli bakan geçen ay yaptığı bir açıklamada da “Huvvara beldesinin yeryüzünden silinmesi gerektiğini” söylemiş ve sözleriyle büyük tepki çekmişti.

Birçok Arap ülkesine ait toprakları “Büyük İsrail” sınırları içinde gösteren harita önünde konuşarak Filistinlilerin varlığını inkâr eden, İsrailli bir gazeteci, yazar veya muhalif politikacı değil.

Bilakis hükümet politikalarına yön veren bir bakan.

Mevcut İsrail hükümetinde Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich gibilerden hâlihazırda birkaç tane olsa da bir sonraki hükümette sayılarının artacağı kesin.

Çünkü Ben-Gvir ve Smotrich gibi düşünen İsrailli aşırılar arasında nüfus artış oranı diğer kesimlerden fazla ve dolayısıyla aşırılığı destekleyen seçmen sayısı da artıyor.

Kısaca ifade etmek gerekirse, Filistinliler ve Filistin’e komşu Arap ülkeleri uydurma kehanetlere göre Filistinlileri tamamen yok edip “Büyük İsrail” devletini inşa etmek için çalışan ve daha çok toprak işgal etmek isteyen İsrail hükümetlerine karşı hazır olmalılar.

Fakat hem Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi hem de Mısır ve Ürdün gibi ülkeler bugünlerde işgalcilerle toplantılar yapıp “Batı Şeria’daki direnişi nasıl bastırırız?” sorusuna cevap aramakla meşguller.

Geçen ayın sonlarında Ürdün’ün Akabe kentinde Filistin ve İsrail’in yanı sıra Mısır, Ürdün ve ABD’den üst düzey yetkililerin katılımıyla güvenlik konulu bir toplantı düzenlenmişti.

Pazar günü taraflar Mısır’ın ev sahipliğinde Şarm eş-Şeyh’te yeniden bir araya gelip durum değerlendirmesi yaptılar.

Toplantının amacı işgal altındaki Batı Şeria’da Ramazan ayında direniş eylemlerinin artmasını önlemek.

İsrail’in cinayetlerine son vermek için yapılması gerekenler gündemde bile değil.

Smotrich’in Paris’teki hezeyanına Filistin Yönetimi’nin ve Arap ülkelerinin tepkisinin ne olacağını göreceğiz.

Muhtemelen kınamanın ötesine geçmeyecek.

Nitekim Ürdün, Smotrich’in açıklamalarını protesto için İsrail Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı.

İsrail pratikte işgali güçlendirmeye çalışırken Filistin Yönetimi’nin ve Arap ülkelerinin yaptığı tek şey göz boyamaktan ibaret açıklamalarda bulunmak.

Oysa ilk tepki İsrail’in bekçiliğini bırakıp işgalcilerle güvenlik koordinasyonuna son vermek olmalı.