İkinci tur seçim sonuçları açıklandığında, hepimiz tek bir ağızdan “Adam, kazandı!” diye sevinç çığlıkları attık. Ancak şöyle geriye doğru dönüp baktığımızda iç rahatlığıyla “Vatan kazandı!” diyebiliriz. Onca yalan, algı ve kirli pazarlığa rağmen bir beş yıl daha halkın istikrar ve güçlü Türkiye için oy vermesi, hepimizin içine su serpti.

Geçen gün Fransız devlet televizyonu France 24 tarafından seçim sonuçlarını değerlendirmek amacıyla bir yayına davet edildim. Açık konuşmak gerekirse yurt dışında ilk kez bir devlet kanalı tarafından davet ediliyorum. Buradan da anlaşılıyor ki artık devlet politikaları gereği Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkı tarafından desteklenen ve göz ardı edilemeyecek bir lider olarak kabul edildi. Buna paralel olarak biz destekçilerine de söz imkanı tanınmaya başlandı.

Yaptığım değerlendirmede birçok önemli hususa değindim. Pandemi, enerji krizine sebep olan Ukrayna savaşı, yüksek enflasyon ve özellikle de 50 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuş yıkıcı depremlere rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri nasıl kazanabildiğini açıkladım. Bunun sebebini de şu anda ülkenin yaşadığı bütün zorluklara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son 21 yılda ülkeyi tümden dönüştürmeyi başarabilmiş, halka verdiği tüm sözleri tutan, istikrarı temsil eden, ülkeyi dünya sahnesinde önemli bir yere kavuşturmuş, güçlü, karizmatik ve halkıyla gönül bağı sağlam olan bir lider olmasına bağladım.

Sunucunun “Peki şu anda ülke ikiye bölünmüş halde mi?” sorusuna verdiğim cevap ise gayet net oldu. Tabii ki muhalif seçmen şu anda kendini umutsuz ve bir boşluğa düşmüş gibi hissediyor. Son 1 yıla dönüp baktığımızda muhalefet, seçmene sürekli büyük bir zafer sözü verdi. Sosyal medyadaki “sanatçı” destekleri ve bot hesapların göz boyamasıyla da bu algı güçlendirildi. Muhalefetin ülkenin içinde bulunduğu bu olağanüstü koşullarda bile böyle bir hüsrana uğramış olması muhalif seçmeni depresyona sürükledi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktada takdir edilesi bir duruş sergilemeye devam ediyor. Zafer konuşmasında, “Size, ‘Öyle bir kazanacağım ki hiç kimse kaybetmeyecek!’ demiştim.” dedi. Kazananın, 85 milyon ve bütün Türkiye olduğunun altını çizdi. Dayanışma ve birlik mesajları verdi. Hal böyleyken, Türk halkı tekrar birleşip birlikte yol yürüyebilmeyi yine başaracaktır. Tabii ki bu süreçte, muhalefetin de kendisine “Biz nerede yanlış yaptık, yapıyoruz da seçimleri sürekli kaybediyoruz?” gibi temel soruları sorması gerekiyor. Artık “milli” bir muhalefet cephesinin oluşması elzem.

Seçimi kazanmanın verdiği sevince rağmen Türkiye’yi dünyanın en önemli güçleri arasına sokma hedefine ulaşmak için önümüzde katetmemiz gereken yolun, uzun ve zorlu olduğu aşikar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı önümüzdeki bu 5 sene içinde acilen çözmesi gereken birçok zorlu mesele bekliyor. Bunlardan en önemlisi halkın alım gücünü oldukça olumsuz etkileyen yüksek enflasyon ve döviz kurundaki dalgalanmalar. Tabii ki izlenecek ekonomik programda ihracat ve üretime ağırlık verilmesi, savunma ve enerji gibi anahtar sektörlerin geliştirilmesi büyük önem taşıyor.

Bir diğer öncelikli mesele de deprem bölgelerinin yeniden inşası. Deprem bölgelerinden çoğunlukla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy çıkması depremzedelerin Erdoğan’a güvendiğini ve yeni bir başlangıç için ona oy verdiğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan deprem sonrası hemen çalışmaları başlattı. Amacın, deprem bölgesinde 650 bin yeni konut ve köy evi inşa ettirerek şehirlerimizi normale döndürmek olduğunu ifade etti. Tabii ki ülkece bu zor süreçten etkilenen bütün vatandaşlarımızın yaralarını sarmak oldukça zaman alacak.

Diğer önemli meselelerden en çok ses getireni ise ülkede yaşayan Suriyeli sığınmacıların akıbeti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda, uluslararası yardım kuruluşlarının finansmanıyla Suriye topraklarında 13 yerde, 200 bin konut inşa edilmesini sağladıklarını ifade etti. Bu çalışmaların sonunda yaklaşık 1 milyon sığınmacının gönüllü olarak ülkelerine geri döneceğini de bildirdi. Göçmen meselesinin bu seçimlerin ana konularından biri olduğu tartışılmaz bir gerçek. Milliyetçi oyun da bu kadar baskın olmasını açıklayan meselelerden biri bu. Bir diğeri de halkın ülkenin terörle mücadele etmesine verdiği destek. Kılıçdaroğlu, göçmenler konusunda, seçim süresince çelişkili ifadeler kullanarak ve ikinci tur öncesi oldukça gerçeklikten uzak bir tutuma bürünerek seçmen nezdinde bütün inandırıcılığını yitirdi. Bu meselenin de insanca, Türk ve İslam kültürüne yakışır şekilde çözülmesini ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan sağlayabilir.

Özetle bu seçimden de galip, bütün vatan çıktı. Şimdi sıra ilk önce yaralarımızı sarıp depremden etkilenmiş bölgelerimizi yeniden inşa etmekte, daha sonra daha da güçlenerek dünyanın en önemli güçlerinden biri haline gelme hedefine doğru emin adımlarla ilerlemekte. Biz, kendimize inandığımız müddetçe kazanamayacağımız seçim, aşamayacağımız zorluk yok.