Aslında bu yazıyı daha sonra yazmayı planlıyordum lakin vatan haini ve İslâm düşmanı FG’nin “dar’ul mücazata” gittiğine dair birtakım haberler hızla yayılmaya başlayınca “anın vacibi” mucibince yazmaya karar verdim.

Ölmüş müdür yoksa hâlâ o mülevves mevcudiyetiyle âleme kötülük yaymaya devam mı ediyor, bilemiyorum tabii…

 *

Gelelim yazıyı öne alma gerekçeme…

Bundan bir müddet önce bir yazım nedeniyle 50 yıldan fazladır Risale-i Nur talebesi olan değerli bir şahsiyet beni aradı. (Müsaadesini almadığım için ismini zikredemiyorum.)

Yazıyla ilgili kısaca bir değerlendirme yaptıktan sonra benden, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatından “Şuâlar” mecmuasındaki, “Beşinci Şuâ’nın Yedinci Mesele” bölümünü okumamı ve sonrasında birlikte teati etmemizi istedi.

Muhterem büyüğümün altını çizerek işaret ettiği şey her ne ise çok mühim olmalıydı.

Hiç vakit geçirmeden bahse konu bölümü açıp okudum.

Gördüğüm şey, öteden beri kanaat olarak taşıdığım bir inancı kuvvetlendiren bir muhtevaya sahipti.

Aynen şöyle deniyordu.

“Rivayette var ki, ‘Süfyan büyük bir âlim olacak, ilim ile dalalete (sapkınlığa) düşer ve çok âlimler ona tâbi olacaklar.’

Vel’ilmu indallah bunun bir te’vili şudur ki: (…)  Ve çok muallimleri kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüd eden (soyutlanan) maarifi (bugünkü anlamıyla eğitim müesseselerini) rehber edip tamimine şiddetle çalışır, demektir!”

 *

Esasen herkesin bir okuyuşta anlayabileceği netlikte bir tespit!

Parantez içine aldığım açıklamalara bakıldığında aslında kimi işaret ettiğini anlamak hiç de zor olmasa gerek.

Yalnız ilginç olan şudur.

FG denen mel’un, henüz doğmamışken işaret edilen bu husus, birçok ilginçliği içeriyor. Zira bu risalenin yazıldığı sırada ne ‘maarif’ olgusu var ne de yeni rejimin din derslerini kaldırması gibi bir hadise söz konusu…

 *

Bediüzzaman, tamamen hadise odaklanarak bir çıkarsamada bulunmuş ve tabir yerinde ise mezkûr şahsın sadece adını söylemediği kalmış.

 *

Bu bölümü okuduktan sonra hemen aradım değerli büyüğümü…

Son kısımdaki maarif ile FG’nin başını çektiği hain terör örgütünün, eğitimi merkeze koyarak, okulları ve dershaneleri ile adeta bir kuşatma faaliyetine giriştiği gerçeğine de dikkat çekerek, “anladığım kadarıyla benim dikkatime sunduğun husus bu olmalı” dedim.

“Tamamen öyle” diyerek ben teyit etti ve bu hususa dair birlikte uzun bir mütalaada bulunduk.

Birçok kimsenin bu çok mühim ayrıntıyı gözden kaçırarak faili başka yerlerde aradığı hakikatinin de altını çizerek konuşmayı nihayetlendirdik.

 *

Evet, açık söylemek gerekirse, başından beri bu kanaatte idim…

Kendisini hayırla andığım ağabeyim bu noktaya dikkatimi çekerek inancımın pekişmesini sağladı doğrusu.

İşte bu “delil” ışığında bir kez daha rahatlıkla ifade edebiliriz ki, FG, hadislerde işaret olunan İslâm Deccalı Süfyan’ın ta kendisidir!