Birçok siyasetçi genelgeçer ahlaki kabullerin siyaset dünyasının önemsemek zorunda olmadığı üst yapı dayatmaları olarak kabul eder, özellikle kendi hedefsel ikballeri söz konusuysa. Muhafazakâr partilerde siyaset yürütenler bu durumdan yola çıkarak genellikle rakip partileri rahatlıkla “Makyevelist’” olmakla itham ederler, çok yanılgın bir mantık yürüterek aslında. Onlara göre Machievelli iktidarı ele geçirmek ve sürdürebilmek için her şey mubahtır demiştir ve bu, kanaatimce son derece hatalı bir yaklaşımdır. 16. yüzyılda yazdığı “Le Prince” kitabında beyefendi, dönemin ruhuna uygun olarak İtalya’nın milli birliğini sağlayabilmesi için mevcut hükümdarın nasıl bir siyaset izleyerek mutlak güç sahibi olabileceği ve iktidarını devam ettirebilmesinin yollarını göstermeye çalışmıştır. Bunu yaparken de insan doğasını en üst derece etkileyip davranışlarına yön veren iki temel duygu üzerinden yürümüştür; korku ve sevgi…

Halen siyaset biliminin en çok başvurduğu eserlerin başında gelen kitabında Machievelli kitlelerin yönelimlerini bu iki duygudan hangisinin daha güçlü bir şekilde etkileyeceği sorusuna cevap arar ve bulur; korku, sevgiden daha baskın bir güdüdür ve hükümdar bu esas üzerinden hareketle geniş kitleleri kontrol edip yönetebilir. Hükümdarın sevilmesi iyi bir şeydir, ancak korku hissine kıyasla halkın davranışlarına yön verecek derecede güçlü bir motivasyon sağlamaz, der en nihayetinde.

Çok önemli bir şey daha söyler Niccolo Machiavelli: “Güçlü ol, gücünü ortaya koy, ama asla nefret ettirme!..” İşte birçok iddialı siyasetçinin karıştırdığı ve başaramadığı şey bu olsa gerek… Güç gösterisi yapılması gereken zamanlarda bunu nefret ettirmeden becerememek…

Bazı siyasetçilerin Makyevelist şeklinde rakiplerinin güya ahlaki duruşlarını küçümsemek için kullandıkları bu kavrama yükledikleri anlam problemlidir. Bilakis bu siyaset bilgesi arkadaş hükümdara nefret ettirme derken aslında etik değerlere bağlı kalmasını öğütler. İnsanların güçlü bir hükümdara, korktukları için bağlılık göstermeleri, ondan nefret etmeleri anlamına gelmez. Nefret etmek için daha fazlasına, gücün ahlaksız ve hakkaniyetsiz bir şekilde kullanılıp ma’şeri vicdanın yaralanmasına ihtiyaç vardır. Dolayısıyla Machiavelli, ahlaklılığı ve adaleti iktidarı sürdürebilmenin olmazsa olmaz koşullarından biri olarak önerir, bilmeyenlerin iddiasının tam aksine.

Modern zamanlar siyaset ameleyisine hakim olan mantalitenin esasen bundan 500 yüzyıl öncesinden çok da farkı olmadığını ve aşağı yukarı benzer kurallar muvacehesinde yürüdüğünü, yapılan hataların dahi çok benzer nitelikte olması her nedense beni çok da şaşırtmıyor…

Sadece nefret ettirmeyin yeter!

Esenlik dolu günler diliyorum…