Selamünaleyküm Reis! Oouualeykümselam Ahmet Hoca, gel gel çay taze! Oğlum bir bardak kap gel.

Hayrola Reis, napıyorsun burada tek başına?

Akşamın bu saatlerini seviyorum Ahmet Hoca, namazdan sonra her akşam burada, su sesi, kuş sesleri, çiçek, böcek, pelikan, pardon pehlivan tefrikaları, kafa dinliyorum işte böyle.

Hakikaten güzel bahçeymiş. Muhtarlardan fırsat bulup da gelemedik ki, biz de bir kafa dinleyebilseydik. Pelikan dedin de Reis, fena çakmışlar sizinkiler bizimkilere yine. Bak bu böyle gitmez, ya danışmanlarına, yazarçizer takımına bir ayar ver ya da…

Ya da ne Ahmet Hoca ya da ne! Çayını soğutma. Bu sizinkiler bizimkiler de ne demek oluyor. Ne zamandan beridir, sizinkiler sizin, bizimkiler bizim oluyor. Ayrıca senin canavarlar da hiç boş durmamışlar. Açtırma şimdi bayramlık ağzımı fena bozarım! Senin elinin altındaki dosyalar nedir öyle?

Ultra Nükleer Hiper Füzyon Projesi. Ben geliştirdim. Artık enerjiye para ödemeyeceğiz. Sudan enerji üretiyoruz.

Valla mı? Nasıl bir şey bu, bibakiim.

Şaka yav şaka, ahahahaaa! Gene işlettim seni Reis, hemen atladın sazan gibi.

Lan siz prof’ların şakaları da pek bi tuhaf oluyor. Geçen de Numan geldi, “Reis, Kızılderililer’in ilk ataları olan Messailer’in atalarının Türkler olduğunu ispat ettim” diyerek aklı sıra benle kafa bulacaktı. ‘Gece geç saatlere kadar fazla mesaiye kalma, hadi kaldın, fazla İsmet Özel okuma

Numan’ diyerek gönderdim. Ahahahaa! Çayın soğudu. Konuya gelelim.

Senin danışman ekibin, bizim danışmanlara posta koyuyor, yolda yürürlerken omuz atarak yere düşürüyorlar. Söyle onlara iki dakka delikanlı olsunlar.

Seninkiler de bizim daha yeni işe başlayan çocuğun kafasına taş atıp yarmışlar. İki dikiş attırdık, ama gelip bişe demedik. Senin dilinin altında başka bişe var. Delikanlımelikanlı. Açık ol, net konuş Ahmet’im.

Reis, ben başkanlık sistemini istemiyorum. ‘Reis, Obama’ya özeniyor. Senin ayağını kaydıracak, sana kumpas kuruyor, başkanlık sistemi getirecek, seni de TİKA’nın başına getirecek’ diyorlar.

Kim diyor bunları Ahmet Hocam. Genel başkanlığa itiraz etmemiştin ama. Hem genel başkansın hem Başbakan’sın bundan iyisi Şam’da kayısı. Şam dedim de noldu o iş?

Esed ayak diretiyor. ‘Stratejik Derinlik kitabını daha bitirmedim. Bitirince bırakıcam yönetimi’ diyor.

‘Bu kadar kalın kitaplar yazma’ demiş miydim?

Hatırlamıyorum

Ben de… Sen ne dedin?

Makamlar gelip geçici Esed Efendi! Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.

Hımmm iyi demişsin. Mevzuya dönelim. Makamlar gelip geçici Ahmet Hoca. Şöyle yapalım mı? Danışmanlarımızı değişelim. Sana kumpas kurduğunu iddia ettiklerini sen al, bana kumpas kuranları da bana yolla. Ben onları mum gibi yaparım kısa zamanda.

Bak bu iyi fikir. Gönder şu pelikanlıyı da iki tokat çakayım.

Yok pelikan melikan Hocam. Hepsi Paralelin uydurması. Hâlâ anlamadın mı? Senin kafanı fena karıştırmışlar. Bak sana ne dicem, gel sen bir tatile çık. Kafanı dinle. Şöyle 15 gün filan git gez dolaş. Bosna’ya git, bak bakalım ne var ne yok oralarda. Döndüğünde sakin kafayla yeniden konuşalım. Gör bak kongrede yine genel başkan, yine Başbakan sen olacaksın. Makamlar gelip geçici Ahmet Hocam… Çayını tazelesinler mi?