Bir öğrenci İstanbul’da bir devlet ortaokulunda okuyor. Başından geçen bir olayı anlattı. Okulun müdür yardımcısının çocuklar üzerinde etkisini bir eğitimci değil de bir gardiyan edasıyla göstermeye çalışması doğrusu, “Daha alınacak çok yolumuz var” dedirtti.

Çocuklar gürültü yapıyor. Bazı taşkın davranışlarda bulunuyorlar. Sınıf içinde itiş-kakış vs… Bunun üzerine müdür yardımcısı uyarı yapıyor. Bu uyarıdan birkaç gün sonra sınıftan bir çocuk belindeki kemeri çıkartıp sıranın üzerine vuruyor. Yine çocuklardan sınıf başkan yardımcısı bu durumu okul müdür yardımcısına iletiyor. Müdür yardımcısı geliyor ve bütün sınıfa gün boyu sınıftan çıkmama cezası veriyor.

Bu durum üzerine olayı aktaran öğrenci, müdür yardımcısının yanına gidiyor ve müsaade isteyerek bir soru sormak istediğini söylüyor. Müdür yardımcısına diyor ki: “Hocam, okulda iki tane müdür yardımcımız var. Diğer müdür yardımcımız bir hata işlese ve devlet de size hocamızın işlediği hatadan dolayı ceza verse razı olur musunuz?”

Müdür yardımcısı istifini bozmadan “Olurum” deyip ardını dönüp gidiyor.

Müdür yardımcısının bu tavrı üzerine mezkur öğrenci “böyle bir cezanın olduğu okula gitmeyeceğim” diyebiliyor.

Bu bahsedilen örnek ve benzeri okullarımızda yaşanan eğitimle ilgisi olmayan türden uygulamalar maalesef mevcut.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından her ne kadar çeşitli eğitimlere tabi tutulsa da öğrenci psikolojisinden anlayan, müeyyideleri insan fıtratına uygun, her şeyden önce öğrenci ile iletişime geçebilen idareciler noktasında tam bir başarı elde edilemedi maalesef.

Suçun şahsiliği ilkesi vardır ki bu İslam hukukuna göre de elzemdir.

Mahmut Toptaş Hoca bir yazısında bu konuyla ilgili şu şekilde ifade etmiş: “İslam’a göre 99 kanun kaçağı suçlu, bir gemiyi ele geçirseler ve yalnız kaptanı gemide alıkoysalar, hepsi idam mahkûmu olan bu 99 kişi için o bir tek masum kaptan hatırına gemi batırılamaz.

‘De ki: O her şeyin Rabbi iken ben Allah’tan başka Rab mi arayayım? Kişinin kazandığı yalnız kendisinedir. Yük taşıyan, başkasının yükünü taşımaz. (Suç işleyen, cezasını kendisi çeker, başkasına yüklenmez) Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. Hakkında ayrılığa düştüklerinizi O, size haber verecektir.’ (En’am 164) şeklinde haber verir bize.”

Eğitimin şirazesi fıtrattan kayarsa ortaya absürt uygulamalar çıkabiliyor. Eğitim mensubu bir kişinin evvela örnekliğiyle eğitimi sağlaması icap etmez mi? Hata yapmış olabilir. Hatasını özür dileyerek, erdemli bir tavır gösterip kararını geri alarak birçok kazanımı birlikte elde edebilirdi. Lakin yapmamış, yapamamış.

Bu yüzden başta idareciler olmak üzere tüm eğitim kadrosunun çocuklardan beklediği üstün ahlak karakterini ortaya koymada örnek olmaları hayati önem arz etmektedir…