Gazetecilik mesleğine başlayalı, neredeyse 28 yıl doluyor. 1990’lı yılların başında Anadolu Ajansı’nın Polis-Adliye Servisi’nde başladığım meslekte, hemen hemen her gün ve hafta, İnsan Hakları Derneği, Halkın Hukuk Bürosu, Asrın Hukuk Bürosu, Cumartesi Anneleri gibi bölücü terör örgütünün ve sol örgütlerin, daha doğrusu o dönemin el üstünde tutulan sivil toplum kuruluşlarının eylemlerini takip edip, yazılı açıklamalarını haberleştirdim.

İnsan hakları, barış, halkların kardeşliği, analar ağlamasın benzeri birçok sloganı bir araya getirerek, gerçekte cinayetlerini, bölücülüklerini, sınıf ayrımına karşı çıkarken dahi aslında sınıf ayrımı yaptıklarını izledim.

Aradan geçen çeyrek asır ötesine rağmen, bugün bu örgütlerin halen daha aynı sloganlarla terör seviciliği yaptığını görüyoruz. Barış, analar ağlamasın, insan hakları, halkların kardeşliği gibi dillerine yapıştırdıkları, aslında bihaber oldukları değerler üzerinden bugüne kadar halkı uyutan sözde aydınlar nerede? “Nerede?” diyoruz, çünkü ortada yoklar.

Türkiye’de, yüreği yanan, evlatları terör örgütü PKK’nın arka bahçesi HDP tarafından kandırılarak ya da tehditle dağa kaldırılan analar, büyük bir cesaret örneği gösterip, birlikte hareket ederek bu kadere “dur” demek için eylem başlattı.

Diyarbakırlı ana Hacire Akar, dağa kaçırılan oğlu Mehmet Akar için 22 Ağustos’ta sorumlu olarak gördüğü HDP’nin aracı olduğunu iddia ederek, partinin il binası önünde oturma eylemi başlatmış, oğlunu teröre kurban vermemek için başlattığı oturma eylemi sonuç veren ana Akar, kararlı mücadelesiyle 24 Ağustos’ta oğluna kavuşmuştu.

Hacire ananın oğlu için gösterdiği mücadele, benzer acıyı yaşayan, yüreği evladına duyduğu özlemle yanan diğer annelere de örnek oldu. Bu örnek, Diyarbakır’da HDP İl Binası önüne son 6 günde 14 ailenin toplanmasına vesile oldu.

Kaz Dağları’nda altın arama faaliyetleri sırasında ağaç kesimini bahane eden, PKK’nın yaktığı ormanları görmezlikten gelen sözde aydınlar, PKK seviciliğini sürdürürken, terör örgütünün tehdit ve kandırarak dağa götürdüğü çocuklar için eylem yapan analara destek göstermede 3 maymunu oynuyor. Hatta bu cenah, bazı duyarlı aydın, sanatçıların analara destek vermesini de sosyal medya üzerinden baskıyla, tehditle korkutarak, paylaşımlarını, desteklerini geri çektirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Baskı ve tehdit altında kalan duyarlı Türk vatandaşları, analara gösterdiği desteği geri çekmek zorunda kalıyorlar.

Her türlü ahlaksızlığın boy gösterdiği sözde “Onur Yürüyüşü” adı altında yapılan eylemlere destek vermekten geri durmayan, kendilerini zorla aydın kabul ettiren bu kesim, Türkiye’nin terör belasını sona erdirmesine değil, terörün ve kaosun devam etmesinden besleniyor. Neredesiniz sözde aydınlar? Analar, HDP işbirliğiyle dağa çıkarılan, burada cinsel istismara, işkenceye maruz kalabilecek evlatları için hesap sormak isterken; Siz neredesiniz?

“Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı susmayacağız” diyerek algı operasyonu yapanlar, anaların hak arayışı karşısında sustular.

Ortada bir tarafı hak-adalet, diğer tarafı terör belası olan bir küre var iken siz, bu kürenin hangi tarafındasınız? Aslında sormanın da bir anlamı yok, çünkü sizin tarafınız zaten belli. Siz, Türkiye’nin değil, Türkiye’nin düşmanlarının tarafındasınız.

Diyarbakırlı anaların başlatmış olduğu bu oturma eylemi ve daha birçok örnek, sizin ipliğinizi pazara çıkardı.

Kemiği olmayan dillerinizde doladığınız değerlere aslında sahip olmadığınızı, bu değerleri sadece terör seviciliğinizi örtbas için kullandığınızı gösterdiniz.