Değerli dostlar, değerli okuyucular, Diriliş Postası’nda ilk yazımı sizlerle paylaşmanın onurunu yaşatan duayen gazeteci, üstat Ersoy Dede beyefendiye teşekkür ederek yazıma başlamak istiyorum.

Gündem yoğun. Elbette Filistin’den daha önemli gündemim yok. Gazze’de yaşanan soykırım 7 Ekim 2023’ten itibaren devam ediyor. Milyonlarca Müslüman’ın gözü önünde Gazze’de soykırım yaşanıyor. Türk milleti olarak kınadık, bağırdık, çağırdık, miting yaptık, ağladık, haykırdık ve evimize dağıldık. Arap halklarının büyük çoğunluğu bunu bile yeterince yapamadı!

Peki savaş durdu mu?

Hayır!

Soykırım durdu mu?

Hayır!

Allah bir kavmi ya da insanı iki hasletten dolayı helak eder.

Birinci haslet kibir, ikinci haslet zulüm!

Şu anda Filistin’de zulüm var.

Fakat Allah zalimleri helak ederken içindeki masumlar da payını almış tarih boyunca. Çünkü zulme sessiz kaldıkları için. Zulme ses çıkarmak, bağırmak, çağırmak, kınamak değildir!

Zulme ses çıkarmak var gücünle savaşmak, direnmek, karşı durmaktır.

Şimdi yazının başlığına gelelim.

Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Filistin davasını en güçlü savunan liderlerin başında geliyor.

Kimse hakkını inkâr edemez.

Son ABD gezisinde, Birleşmiş Milletler toplantısında harika konuştu. Soykırımı net bir şekilde ifade etti, Netanyahu’ya “soykırımcı” dedi, “katil” dedi, kınadı, haykırdı, Filistin’in yanında olduğunu söyledi.

2009’da İsrail’e yaptığı “One minute” çıkışı hâlâ hafızalarda.

Erdoğan, dünyada inanılmaz bir etki bırakmış, siyonist İsrail’in yüzüne hakkı haykırmıştı!

Ama şimdi Trump’a da bir “One minute” gerek!

Türk milleti olarak Trump’a öfkeliyiz.

İsrail’e en büyük desteği veren ABD ve başındaki lider Trump!

Sayın Erdoğan, zaman zaman “Dostum Trump” diyor kendisine.

Bize göre dostumuz değil!

Erdoğan’ın son ABD ziyaretinde, Trump kameralar önünde Erdoğan’ı över gibi yaparken bir yandan da siyonist lobiyi memnun etmenin gayreti ile iğneleyici cümleler kurdu!

Gazeteci, “Sayın Erdoğan’ın İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırım hakkındaki düşünceleri ile ilgili ne söylemek istersiniz?” diye sordu.

Trump, “Sayın Erdoğan’ın düşüncesini bilmiyorum.” dedi!

“Parası verilen ama teslim edilmeyen F35’leri içeride konuşacağız.”

“Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen PYD-YPG-PKK terör devleti ile ilgili içeride konuşacağız!”

Erdoğan kahraman!

Neden? Çünkü Suriye liderini o devirdi!

Türk milletinin beyni ile alay edercesine konuşmalar, 85 milyon Türk milletini temsil eden Cumhurbaşkanımıza övgü örtüsü altında iğneleyici sözler, az konuşturmalar, ekran karesine almamalar!

Biz izlerken Sayın Erdoğan’dan şunu bekledik açıkçası:

“ONE MINUTE MR. TRUMP! ONE MINUTE!”

“İsrail’e destek vermekten vazgeç, Filistin soykırımını kabul et ve kına! F35’leri ver, SDG’nin kendini feshetmesi için gerekeni yap, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duy, Türkiye’nin gerçek müttefiki gibi davran!” demesini bekledik, bekliyoruz!

Ama ilk fırsatta, ilk platformda, ilk ziyarette, sonunda ne olursa olsun; neye mal olursa olsun Trump’a bir “One minute” gerek!

Ayrıca Sayın Erdoğan’ın meşhur bir sözü var;

“Dünya beşten büyüktür” diye!

Evet dünya beşten büyük ama

DÜNYA, ABD VE İSRAİL’den de büyük!

Gazze’de yaşananlarla ilgili geldiğimiz noktada kınama, bağırma, çağırma hepsi yapıldı!

Geriye tek bir yol kaldı, siyonizme savaş ilan etmek!

Peki bu savaşı kim ilan edecek?

Araplar mı?

Hayır!

Arapların böyle bir kapasitesi, böyle bir derdi yok; istisnalar kaideyi bozmaz.

1967 yılındaki Altı Gün Savaşları’nda, Arabistan Kralı Faysal, ABD’ye petrol ambargosu uygulamıştı. Mısır Devlet Başkanı Abdülnasır, İsrail’e savaş ilan etme ve siyonistlere karşı savaşma cesaretini göstermişti savaşı kaybetse bile.

Saddam Hüseyin 39 füze atmıştı İsrail’e. Mahkemede, “İçinizde adam varsa 40’ıncı füzeyi atsın!” demişti.

Kaddafi gibi gözü kara bir lider vardı Libya’da.

Şimdi var mı böyle Arap liderler? Yok!

O zaman geriye biz kalıyoruz!

Bu iş eninde sonunda burada olacak, bu zulmü biz durduracağız!

Önümüzde iki seçenek var:

Ya savaş ilan etmek ya da “Bize ne Gazze’den, bize ne Kudüs’ten!” deyip kendi kabuğumuza çekilmek!

Elbette biz Gazze’den, Kudüs’ten vazgeçmeyeceğimize göre savaşmak zorundayız!

Ama bugün, ama yarın bu olmalı; olacaktır da.

Peki diyelim ki savaştık; başımıza ne gelir?

Milyonlarca insanımız şehit olabilir mi?

Evet olabilir.

Misak-ı Millî sınırlarımız değişebilir mi?

Evet değişebilir!

Ama Allah’ın rızasından daha mı değerli? Asla, hayır!

Allah’ın hak dini İslam için değmez mi?

Değer!

Kudüs için değmez mi?

Değer!

Oradaki zulmü durdurmaya değmez mi?

Değer!

O zaman bugün değilse ne zaman?

Ne zaman artık bu siyonizme savaş ilan edeceğiz?

Artık kınamayalım! Yeter!

Yeterince kınadık, bağırdık, çağırdık, küfür ettik!

Bakalım elimizde tank, tüfek, İHA, SİHA, gemi, uçak ne varsa akılla, sabırla, itidalle, ittifaklar kurarak ve cesaretle bu zulme savaş açalım!

Önce Trump’a “One minute” diyelim; sonra siyonizme savaş ilan edelim!

Çünkü DÜNYA, İSRAİL VE ABD’den büyüktür!

ALLAH HER ŞEYDEN BÜYÜKTÜR, ALLAH KERİMDİR,

ALLAH SONSUZ RAHMET VE KUDRET SAHİBİDİR!

Değerli dostlar beni tanıyanlar bilir, son sözüm malumdur değişmez.

Allah vatana millete zeval vermesin.

Vesselam…