Sanatçılar bir tolumun vicdanıdır, en azından öyle olmalıdır. Sanat, kültürü oluşturan öğelerin başında gelir. Kültür ise bir milletin milli ve manevi değerler bütünü olarak açıklanır. Türk kültürü ifadesi aynı zamanda Türk sanatı, Türk medeniyeti kavramlarını içine alır.

Sanatçı, içinden çıktığı toplumun tercümanıdır, vicdanıdır, haykırışıdır, gözyaşıdır, sıkılmış yumruğudur. Türk kültürü içerisinde sanatçılar 150 yıldır bir savrulmanın girdabında gitgeller yaşamaktadır. Jön Türklerden başlayan kan uyuşmazlığı Cumhuriyet Döneminde etki alanını artırmış millilik ve manevilik öğelerinden fersah fersah uzaklaşmıştır.

Özellikle 1940’lı yıllarda ortaya çıkan Toplumcu Gerçekçilik anlayışı içerisinde millilik ve dinilik unsurlarının olmadığı bir Anadoluculuk ana fikri ekseninde çok ciddi eserlere imza atan sanatçılar olmuştur.

Modernist anlayışla bireyciliği ve çatışma kültürünü edebiyatın çıkış noktası olarak gören sanatçılar ise bireyi toplum, din, kültürle hatta kendisiyle çatıştıran ve sonunda da intihara kadar giden bir hayat anlayışı ile okuyucularla buluşmuştur.

Efendim sanat ve sanatçı yıllarca sol, seküler ve biraz da marjinal özellikli kişilerin etrafında var olagelmiştir. Gezi kalkışmasının en ön saflarında bu özellikteki sanatçıların yer aldığına şehit olundu.

Sanatçı milli duygulara sahip olabilir mi?

Efendim Türkiye’de sanatçı profilinin özellikleri arasında milliyetçi, dindar olma özellikleri asla yer alamamıştır. Makbul anlayışa göre sanatçı, bölücüleri destekleyebilir, milli konularda asla görüş bildirmez, marjinal olur, dinle diyanetle işi olmaz, alkol alır, toplumun içerisinde olmaz, magazin programlarında parıltılı hayatıyla dikkat çeker, sık sık evlilik dışı birliktelik yaşar, çocukları doğduktan sonra evlenirler, yasaklı madde kullandığı için hapishanelere düşer fakat çıkarken kahraman gibi çıkar…

Geçtiğimiz günlerde bir ödül töreninde Tamer Karadağlı ile Nihal Yalçın arasında çıkan tartışmada Tamer Karadağlı’nın milli duruşu sonrasında egemen sanat çevresi tarafından linç edilmesi kamuoyuna yansıdı. Selahattin Demirtaş’a özgürlük isteyen Nihal Yalçın iyi sanatçı olarak sanat çevrelerinden destek alırken, Türk devletinin ve milletinin duygularına tercüman olan Tamer Karadağlı yandaş sanatçı damgasını yedi maalesef.

20 yılda 20 milli sanatçı yetiştirilemez miydi?

Toplumları her yönüyle etkileyen sanat camiası uzun vadede milletin sosyolojisini en çok dizayn eden kesim durumundadır. Sinema ve dizi sektörü, müzik sektörü gençlere ve toplumun tüm kesimlerine her daim kolayca ulaşabilmektedir. Bu sektördeki sanatçılar içerisinde milli duyguların tercümanı olabilecek kaç sanatçı yetiştirildi?

20 yıldır ülkeye sayısız eser bırakan iktidar kültür ve sanat insanı yetiştirmede çok da başarılı sayılmaz. Anadolu irfanıyla Türk kültür anlayışıyla mücehhez şarkıcıların, dizi ve sinema oyuncularının, YouTuber’ların sayısı neden çok az?

Her şeye rağmen Tamer Karadağlı gibi sanatçıların yerli duruşları takdir edilmeli, desteklenmeli ve bu anlayıştaki kelam ve kalem erbabının teşvik edilmesi gerekmektedir.