Bir önceki ay ocak ayının üretim rakamları maalesef istenilen düzeylerde gelmedi.

Üretimle büyümek zorunda olan her ekonomi gibi ülkemiz ekonomisi için de aylık üretim verileri üretimin yönünün nereye doğru gittiğini görebilmek açısından son derece önemlidir.

Üretim rakamlarının büyüklüğünün yanında yapılan üretimin dış kaynak kullanımından uzak öz kaynaklarımızla yapılması ve ithalata dayalı ürün girdisinin üretilen ürünler içerisindeki payının düşüklüğü de katma değerli üretim yapabilmek bağlamında hem sanayici hem de ülke ekonomimiz için çok ama çok değerlidir.

Üretimin düşmesinin sebeplerini iyi anlayıp çözüm yollarını oluşturamadığımız noktada düşüşü engelleyemeyiz.

Ekim ayından bu yana yani son dört aylık süreçte üretimdeki yavaşlama devam ediyor ve bunun en büyük sebebi maliyet kalemlerindeki dolayısıyla da girdi kalemlerindeki fiyat artışlarıdır.

İşte burada şunun altını çizmek gerekiyor ve önlemlerimizi ona göre almamız gerekiyor. Altı çizilmesi gereken nokta ise maalesef ithal hammadde ve ithal malzemelerin üretimimizdeki payının çok yüksek olmasıdır.

Bunun çözüm yolu ise bu ürünlerin üretimleri devam ederken daha yerli ve milli hammadde ile malzemelerin üretimde kullanımlarının yüksek oranda olduğu ürün üretimlerine yönelmektir. Bu ürünlerde katma değeri oldukça yüksek ürünler olmalıdır ki ekonomik veriler istenilen düzeylere yükselebilsin.

Tabii ki de bir anda yerli hammadde ve malzeme kullanımının yüksek olduğu ürünleri üretmenin mümkün olmadığını bunun için stratejik bir planlama yapılması gerektiğini bilmemiz gereklidir.

Stratejik plan hazırlığı da merdivenin ilk basamağı olan eğitimden başlamalıdır. Yani üretmenin önemi ve ülkemiz ekonomisine kazandıracakları ilkokuldan itibaren çocuklarımıza anlatılmaya başlamalıdır ki üretime yatkın bir gençlik yetiştirebilelim.

Ama maalesef Batı’nın tüketim toplum modelini kendimize örnek aldığımız için özellikle gençlerimiz arasında üretime yönelik düşünce tarzı çok fazla benimsenmiyor.

Ayrıca üretim verilerinin düşmesindeki bir diğer önemli etken ise enflasyonun yoğun olduğu ortamın hala devam ediyor olmasıdır.

Şayet enflasyon rakamları bu şekilde devam ederse üretim rakamları daha da düşecek bu da ekonominin her katmanını dolayısıyla da istihdamı olumsuz yönde etkilemeye devam edecektir.

Gözden kaçırılmaması gereken bir diğer önemli nokta da ocak ayında ihracat siparişlerinin de düşmesidir.

İhracattaki düşmenin sebepleri de iç piyasadaki siparişlerin düşmesiyle aynı sebeplerdendir.

Üreticimizin yaşadığı sorunları çözmediğimiz süre zarfında bu veriler bu şekilde devam edecektir.

Ve en kötüsü de bu maliyet ortamında üretime olan inancın zayıflaması da göz ardı edilemeyecek bir konudur.

Etrafımızdaki sanayicilere baktığımızda son dönemde birçok sanayicide böyle bir düşünce sistematiğinin yerleşmeye başladığını görüyoruz bu durum son derece vahimdir.

Her ne kadar bu düşüncede olan sanayicimize telkinlerde bulunuyor olsak bile rakamların iç açıcı olmadığını önüne koyan sanayicinin düşünce altyapısını değiştiremiyorsunuz.

Enflasyon ve dolayısıyla maliyet yükselişleri bir an önce alınacak sorun çözme yöntemleriyle düşürülemez ise 2022 yılında da ciddi üretim düşüklüğü verileriyle karşılaşmamıza şimdiden hazırlı olmak durumundayız. Bunu asla ve asla istemiyoruz.