Çok sert bir itham.
Gerçekse, cezası çok daha sert.
Kimdir vatan haini?
Ülkesinin ulusal güvenliğine ilişkin bilgileri yabancı güçlere ifşa eden, sızdıran.
Vatanı aleyhine casusluk yapan.
Sabote eden.
Birlik ve bütünlüğü parçalamaya yönelik eylemler yapmak ya da bir fiil içinde olmak.
Devletin kaynaklarını kendi çıkarları için kullanmak.
Kamuda hırsızlık ve yolsuzluk yapmak.
Savaş çıkarsa İran’ın yanında saf tutacağını söylemek.
Putin’e, müdahale et ve gel bizi kurtar demek.
Şehirlerin terörle enkaza dönmüşken, sorumlularını yere göğe sığdıramamak.
Yani özetle şerefsizliği başka başka şekillerde tatbik etmek.
Tüm bu vatan hainliği sendromun bu ülke uzun aylardır yaşıyor ve aynı hızda yaşamaya devam ediyor.
Lakin asıl psişik durum, yapılan bir takım yanlışlara ya da işleyişlere ilişkin öznel, yapıcı ve samimi eleştiriler yöneltenlere karşı ‘’Vatan hainliği’’retorisi üzerinden başlatılan linç kampanyaları.
Trol ve troliçe diye adlandırılan bu sanal alem ordusu, hoşlarına gitmeyen her düşünce ve söylemin sahiplerini, vatan haini etiketiyle sıfatlandırıp, her türlü belden aşağı kroşelerle hırpalamayı adeta bir vazife edinmiş durumda.
Orta yerdeki bu sakat durum başka bir zamanda hayli uzun tartışılacak bir mesele.
Asıl meselemize gelirsek,
İçimizde bitmek bilmeyen bu vatan hainliği,
Ülke tarihinde şimdiye değin görülmemiş bir hoşgörü ve anlayışla karşı karşıya.
Hakikaten hayretler içindeyim.
Bu demokrasi anlayışının bir başka örneği dünyanın hiçbir ülkesinde yok.
Günlerdir karıştırıp duruyorum ama bizde yaşanan böylesi durumun onda birine bile rastlayamıyorum.
Demek ki bu demokratikleşme meselesinde kendimizi fena aşmışız.
Helal olsun vallahi.
Ankara da bir katliam yapıyor.
Faili için taziye çadırı kuruluyor.
Her gün en az 10 şehit veriliyor.
Siyasetçinin teki Rusya’dan gelecek silahların müjdesini veriyor,
şehrin göbeğinde terör örgütü ile toplantı yapıyor.
Mahalleler sokaklar yerle bir olmuş,
Başka bir siyasetçi bozuntusu halkı sokağa çağırıyor.
Bunların hepsi bizzat bizim demokrasimizde yaşanıyor.
Ama sıralamada hala hak etiğimiz yerde, birincilik koltuğunda değiliz.