Gezi olayları sırasında saatlerce süren canlı yayınlarla Türkiye’de bir iç savaş yaşanıyor algısı tüm dünyaya pompalandı. Mısır’daki gibi bir darbenin gerçekleşeceği beklendi. Hatta gerçekleşmesi için her türlü çaba ve destek koalisyon ortaklarına verildi.

***

17/25 Aralık’ta, içerdeki tetikçileri Paralel Yapı’nın operasyonları ile Erdoğan ve başında olduğu hükümet devrilmek istendi. Dönemin ABD elçisi, 17 Aralık günü kendinden çok emin bir ifadeyle elçilikteki misafirlerine “Bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” dedi.

***

MİT TIR’larına yapılan operasyonlarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör örgütlerine yardım yapıyor algısı yaratılarak uluslararası zeminde zor duruma düşürülmek istendi. Devletin Suriye ve Ortadoğu politikası sabote edilmeye çalışıldı.

***

7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri öncesi ABD ve Batı medyası aylarca manipüle haberler, makaleler ve yorumlar yayınladı. Hedefte Erdoğan vardı. 8 Haziran günü onlar için Selahaddin Eyyubi durdurulmuştu. Osmanlı bir kez daha yıkılmıştı.

***

9 Haziran sabahı YPG güçleri bir anda Cerablus sınırına dayandı. Türkiye bu duruma tepki gösterdi. ABD umursamadı. Türkiye karşı çıktı. 22 Temmuz’dan itibaren yoğun terör saldırılarına maruz kaldı. Hükümet ve Erdoğan, Suriye’de Rusya, ABD ve İran’ın ittifakı ile yapılan oldubittilere direnince başkentinde bombalar patladı, katliamlar yapıldı.

Kuzey Suriye’de kurulacak Kürdistan’la Türkiye’nin üniter yapısı ve sınırları pazarlık konusu haline getirilmek istenince buna ‘hayır’ diyen Türkiye’nin güneydoğusunda hendek ve barikat terörleri yaşandı.

PKK terör örgütüdür deyip, Suriye’deki uzantısına kahraman özgürlük savaşçıları diyen ABD, YPG’ye silah ve her türlü yardımı yapmaya devam ediyor. ABD’li general önce YPG’li savaşçılarını Kobani’de ziyaret ediyor, denetliyor sonra da Ankara’ya gelip meslektaşlarıyla istişare yapıyor. Yani ABD gözümüzün içine baka baka dalga geçercesine atını her türlü oynatıyor.

***

3 milyon Suriyeli sığınmacının sınırlarına dayanmaması için Türkiye ile kelle pazarlığına giren Avrupa, vize serbestisi için hükümetten Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirerek terör ve yandaşlarının meşruluk kazanmasını istiyor. Erdoğan “Hayır. Herkes kendi işine kendi yoluna baksın” diyor. AB buna fena içerliyor.

***

İşte tüm bu dayatmalara, oldubittilere, rezil pazarlıklara hayır diyen bir Erdoğan var. Direnen bir Erdoğan var. Bağımsız, özgür ve kararlı politikaları ile ülkesinin geleceğini güvence altına almaya çalışan bir Erdoğan var. Ülkeyi geleceğe taşıyan, kalkındırmaya, millileştirmeye çalışan bir Erdoğan var.

Onlar için; daha öncekiler gibi yönetilemeyen, yönlendirilemeyen bir lider var.

“Erdoğan kontrol edilemeyen bir lider…”