Türkiye’nin hiç alışık olmadığı görüntüler ortalığa saçıldı.

Görüşmeler öncesi güvenlik kameralarını bantlamak da nedir?

Sinyal bozucu olarak kullanılan jammer satın almak ve yasa dışı olarak toplantılarda kullanmak da yine hayatın olağan akışına ters!

Bu ülkede hiçbir belediye başkanı, hiçbir bakan, başbakan ya da cumhurbaşkanı kameraları bantlamayı adet hâline getirmemiştir.

“MİT bile şeffaf olmalı” diyen bir CHP’den mafya gibi bir görüntü veren İBB’ye geldik. Üstelik CHP yönetimi de ortaya çıkan absürtlükleri yalın kılıç savunmak için tüm etik ilkeleri hiçe saymaktalar.

Yolsuzluk soruşturmasında iddianame netleşince deliller, isnatlar ve ifadeler de daha net ortaya çıkacak. Fakat şimdilik ortaya çıkan görüntüler, itiraflar ve mağdurların ifadeleriyle ortaya çıkan tablo; Ekrem İmamoğlu ve onun Beylikdüzü Belediye Başkanlığından itibaren finansal ekibi olarak yansıtılan ekip için durum hiç iç açıcı değil.

Elbette soruşturma tamamlanmış değil ve İmamoğlu’nun kendini savunma hakkı var. Peşinen suçlu ilan edemeyiz fakat bir öngörüyü yazıyorum; İmamoğlu ve ekibi kapsamında şu an oluşan algı, yarın oluşacak algıdan daha iyi durumdadır.

Şimdiye kadar CHP yönetimi soruşturmayı siyasi bir müdahale gibi göstermeye çalıştı. En azından kendi kitlesine bunu inandırdı. Fakat ortaya net, somut görüntüler ve deliller saçılmaya devam ettiğinde oluşturdukları algının da çökeceğini bilmiyorlar mı? Elbette ki biliyorlar. Zaten şu anda da kimse, “yolsuzluk yapmadık” demiyor. “Bize darbe yapılıyor, siyasi operasyon çekiliyor” diyerek hedef saptırmaya çalışıyorlar.

Fakat gün geçtikçe gündem oluşturmada zorlanıyor, savunmada kalıyor ve anlık savunularda çuvallıyorlar.

İtirafçıların sayısı giderek artıyor.

Sayı arttıkça soruşturmanın kapsamı genişliyor.

İkinci dalga operasyon geldi.

Üçüncü dalga beklentisi az değil.

Bendeki kanaate göre yazıyorum; İmamoğlu ve dar kapsamda paslaştığı finansal ekibi, tahmini 10 yıldır büyük bir düzen kurmuş.

Suç duyurularından anladığımız; bu sistem, eşkıya düzeni gibi işlemiş. İmar, iskân ve izne tabi çoğu belediye işleri; artı rüşvet ve irtikap uygulamalarıyla yürütülmüş. Devasa bir kazanç kapısı elde edilmiş ve büyük bir imparatorluk kurulmuş.

Bu güç zehirlenmesiyle de zannetmişler ki “devleti de atlatırız”.

Peki onca mağdur susacak mıydı? Onca parti içi rakip etkisiz mi kalacaktı? Olmadı! Şimdi teker teker hepsi, yargının kapısını çalıyor.

Lafa gelince; sarayın yargısı, AKP yargısı!

Ama gerçekler başka! CHP’li CHP’liyi şikâyet ediyor; artı mağdur vatandaşların şikâyetleri bu listeye ekleniyor.

Soruşturma tamamlanınca hepimiz resmi daha net göreceğiz.