Adil şirketleri istisna tutarak bugün mühim bir konu olan amir-memur ilişkisini ele almak istiyorum. Bilhassa işçi sınıfındaki insanların çalıştığı özel kurumlarda hemen hemen herkesin şahit olduğu sorunları dile getirmek istiyorum. Ve belki de herkesin; özel kurumda olsun veya devlet kurumlarında benzer sorunlarla karşılaşabileceği sıkıntılardan bahsetmek istiyorum. Şikâyetlerini dinlediğim veya sezdiğim işçi-emektar arkadaşların sorunlarından netice odaklı çıkarımlarda bulunmak istiyorum.

Her sektörde var olan bir üst, alt olan memuruna etkisi neticesinde üretim sahasında başarılara imza atmak ister. Projeler geliştirilir veyahut hâlihazırdaki işi, aktif üretime dönüştürüp hasılat elde edilmeye çalışılır. Ürün fark etmez aklınıza gelecek her türlü ürünün bir üreticisi, amiri, memuru, yöneteni, işi yapan işiyle görevli bir yetkilisi vardır. Ne iş olursa olsun bu mecralarda memurun morali üretimde kalitenin, niteliğin, görünümün veya sunumun etkisinde başrol oynar. Memurun morali ürün kalitesinde izler taşımasına sebeptir. Memurun moralinde eğer yaptığı işi severek yapacağına inandığı halde bir sorun var da severek yapamıyorsa amiriyle sıkıntısı vardır.

Amir; ya bilhassa o memuruna takmıştır veyahut diğer memurlarına tolerans geçiyor veya kayırıyordur. Burada memur üretimden ziyade mesai saatleri içinde geçen zamana odaklanır. Oysa üretimle iştigal olsa zaman su gibi akacaktır ama kafasına uymayan bir adaletsizliğe şahit oluyorsa yaptığı işten zevk almaz, sunduğu üretimden de hayır gelmez.

Amir yakın bulunduğu illa ki bazı memurları olacaktır. Anne baba dahi çocuklarına karşı duygularında adil olmakta zorluk çekebiliyorsa; aynı şekilde amir de pek tabii illa tolerans uyguladığı memurları vardır veya zihninde onlar için gelecek vaatleriyle şevke sebep olsun diye memuruna hız verebilir, kıvrak zekasıyla inceden ayar çekebilir. Fakat bunu diğer memurlarıyla ilgilenmeyip veya iftiharsız bırakıp memurun enerjisini söndürmemesi gerekir. Aynı şekilde diğer memurunu da bir usta gibi geliştirici taktikleriyle, olumlu eleştirileriyle yön vererek işine nitelik; memuruna istifade kazandırabilir. Ve netice her zaman mükemmel derecesinde olacaktır. Bu minvalde amir her zaman diken üstünde, aldığı maaşıyla orantılı daha büyük sıkıntılara göğüs gerip, idare eden olmalıdır. Bunun için de her zaman daha fazla mesai ve uğraş gerektirir.

Bir de kendine yakın olanı seçerken, nitelik analizinde amirin seçtiği o memur; her zaman kendi kalitesini ortaya koyacağı için memurun özelliklerini, çalışma hızını ve başarısını hep göz önünde bulundurarak; duygusal yaklaşımlardan uzak; kurumuna, kendisine ve memuruna fayda sunan seçimlerde bulunmalıdır. Yola çıktığı kişi veya kendisini temsil eden kalem; yerine göre sivri ve mürekkebi bitmeyen bir üretkenlikte olmalıdır. İlk günündeki enerjisinden taviz vermemelidir.

Duygusal yaklaşımlar toplu çalışmalarda kimisini rehavete ve tembelliğe sürüklerken diğerlerini de kindarlık ve boş vermişliğe iter. Ki; bu iki taraf memurlarda da amirin başına kötü sonuçlar açabilir. Zihin rahatlığı nitelikli yönetimden geçer. Sonuçları kendisinin ayağını kaydıracak kararlar almamakta titiz davranırken Allah’ın adil sıfatından bulaştırmalıdır zihniyetine. Ki; yaptığı ve çıkardığı sonuçtan hem kurum, hem kendisi, hem de memuru memnun olsun. Halk razı olursa Hâlık razı olacaktır.